Kaliteli süt üretimi
Semra TÜRKMEN
Ev Ekonomisti

Süt sağım kapları ve ahırın temiz olduğu ortamlarda sağım yapılmalıdır.

Sağılan süt hemen soğutulmalıdır. Soğutulan sütün içinde 40 bin ile 400 bin arasında mikroorganizma varken, soğutulmazsa bu miktar 5 milyona kadar çıkabilir. Elle yapılan sağımlar uygun olmayan kaplara sağıldığı için sütün içerisine gerek kaplardan, gerekse ahırın havaasından çok fazla mikroorganizma intikal eder. Sağım makinaları ile yapılan sağımda ise hiç bir mikrop giremez.

Hayvanlarda görülen en önemli şap, mastitis, verem, yavru atma (Brusella) dır. Mastitis hastalığı bir meme hastalığıdır. Memede iltihaplanma şeklinde kendini gösterir. Bu hastalık meme uçlarının ve memenin körelmesine neden olur. Böyle hastalıklı olan memeden elde edilen süt içinde çok fazla miktarda mikroorganizma bulunmaktadır. Buna sebep olan mikroorganizmalar sağıcılar veya meralardan intikal edebilmektedir. Hayvan sağımının çabuk yapılmaması mastitis hastalığına sebep olmaktadır.

Hayvanın yemlenme biçimi daha çok sütün organaleptik bazı niteliklerine etkili olabilmektedir. örneğin sağım yapılan hayvanlar kokulu yemlerle (sarmısak vs.) beslendiğinde bu kokular süte de geçer. Hayvan beslenmesinde büyük önem arz eden birçok kaba yemler ile artık yemlerin değerlendirilmesine yardımcı olan ve hayvan tarafından sevilerek tüketilen silaj yemlerde sütün organaleptik niteliklerinde etkili olmaktadır. Silaj hayvana sağımdan sonra verilmelidir. Süt koku çekme özelliğine sahiptir. Bunun nedeni de içinde bulunan tereyağıdır. Ayrıca aflatoksin oluşan küflenmiş ekmek ve diğer besinlerle beslenen hayvanın sütüne de aflatoksin geçmektedir. Ayrıca hastalıklı memelerden elde edilen sütlerde de kötü tat ve koku görülmektedir. Buna sebep, sütteki şeker oranının düşmesi, buna karşılık klor miktarının artması, tuzlumsu bir tat hissedilmesine sebep olmaktadır. Bu şekilde değişik tad ve aromalar bazen laktasyon sonunda da hissedilmektedir. Sütün doğal kokusu olan kokulu yemlerden yararlanmasıyla, bu kokuların sütte hissedilmesine neden olmaktadır Ayrıca sütün elde edildiği ortamdan da süte intikal etmektedir.

Sütteki antibiyotikler hayvanların tedavisi için kullanılan antibiyotiklerin süte intikali ile ortaya çıkar. Bunlar, penisilin, tetrasiklin, basitrasin, streptomosin gibi antibiyotiklerdir. Bu şekilde antibiyotik içeren sütler, süt teknolojisinde bazı mamüllerin yapımı esnasında problem yaratmaktadır. örneğin; antibiyotik ihtiva eden bir süt ile yoğurt yapımı mümkün olmamaktadır. Tereyağı ve peynir yapımında da mayaya etkisi olmaktadır.

Sütünden yararlandığımız hayvanların sağlığı ve bitkiler için ahır gibi yerlerde kullanılan haşere ilaçları da zehirli maddeler olup, bunlar aldrin, DDT, dialdrin, lindane, parathion nikotin, potasyum siyanür gibi maddelerdir ki süte geçmektedir.

kolay çözünen karbonhidratlar (nişasta), güç çözünen karbonhidratlar(selüloz), proteinler ve yağların metabolizması sonucu elde edilir. Kaynak olarak ot ve samanlar, tahıllar, tarımsal artık ve gıda endüstrisi yan ürünleri kullanılır. Tahıllar enerji yönünden zengindir. Bunu yağlı tohum küspeleri ve melas, daha sonra da kalitesine göre mera bitkileri ve samanlar izler. Enerji yetmezliği koyunlara yeterli yem verilememesi ya da yemin enerji içeriğinin düşük olması durumlarında karşımıza çıkar. Bu durumda eğer varsa vücut yağ depoları devreye sokularak kullanılır, yoksa proteinler harcanır, eksiklik devam ederse hayvanlar ölür. Tüketilen enerji kaynağının hacminin fazla olması hayvanın tüketimini kısıtlayacağından örneğin dilediği kadar koçanıyla öğütülmüş mısır yiyen koyunlarda bile enerji açlığı ortaya çıkabilir. Diğer taraftan mısır veya buğday tahıllarını aynı miktarda tüketen koyunların hızla büyüdükleri görülür. Bu yüzden yem maddelerinin besin maddesi içeriklerinin ayrı ayrı bilinerek, kombinasyonlarının hesap edilerek hayvanlara verilmesinde yarar vardır.

Protein

Hayvansal dokuların yapı taşı proteindir. Vücut dokuların büyümesi ve yenilenmesi proteinler sayesinde olur. Koyunlar geviş getiren hayvanlar oldukları için tükettikleri proteinin kaynağından ziyade miktarı önem taşır. Eko-sistem, geviş getiren hayvanlara her türlü orijinden azotlu bileşiği rumen fermantasyonu sayesinde proteine dönüştürme yeteneği vermiştir. Koyunların yaşı ilerledikçe protein ihtiyaçları azalır. Bu ihtiyaç yaşamın belli dönemlerinde artar. Protein kaynakları; baklagil tohumları, yağlı tohum küspeleri, et unu, balık unu vb. orijinal kaynakların yanı sıra üredir. Protein temel olarak pahalı bir besin maddesi olmasına karşın orta kalitedeki meralar ve kuru otlar koyunların protein ihtiyacını karşılar. Ancak aşım, gebeliğin son altı haftası ve laktasyon dönemlerinde koyunlar protein takviyesine ihtiyaç duyarlar. Meraların etersizliğinde de aynı durumla karşılaşılır.

Mineraller

Mineraller, yemlerde 1000 ppm’den fazla gerekliyse Makro-Mineraller (Ca, Na, Cl, Mg, P, K, S), 1000 ppm’den az gerekiyorsa Mikro-Mineraller (Co, Cu, Fe, I, Mo, Se, Zn) adını alırlar. Bazı mineraller iskelet yapısında yer alırken bazıları bio-kimyasal reaksiyonlarda ve vücut sıvılarının dengede tutulmasında yer alırlar. Tuz ve mineral maddeler hayvanların serbestçe ulaşabileceği şekilde tüm yıl boyunca sağlanmalıdır. Aksi halde, üremede aksaklıklar, zayıf ve yaşama gücü düşük kuzu doğumları, süt veriminde düşüş, bağışıklık sisteminin bozulması ve sayısız metabolik aksaklıklar ortaya çıkar. Genel olarak koyunculuk yapılan bölgelerde herhangi spesifik bir maddenin yoksunluğu görülmüyorsa ticari olarak yalama taşı şeklinde hazırlanmış bileşimler hayvanlara verilmelidir. Bu preparatlar bir kısım doğal mineral tuzların yanı sıra, selenyum, kobalt gibi çeşitli iz mineralleri de içermesi tavsiye edilir. Ülkemizin bütün bölgelerinde meralarda selenyum eksikliği bildirilmektedir. Deniz veya göl tuzu bir Na ve Cl kaynağıdır. Kaya tuzları ise diğer pek çok minerali de içerdiğinden daha yararlıdır. Kalsiyum kaynağı olarak kireç taşı veya mermer tozu, fosfor kaynağı olarak di-kalsiyum fosfat, kükürt kaynağı olarak sodyum sülfat kullanılabilir.

Vitaminler

Vitaminler biyokimyasal reaksiyonlarda, enerji metabolizmasında ve vücudun temel yapı taşlarının sentezlenmesinde yer alırlar. Kaliteli meralar koyunlar için gerekli olan bütün vitaminleri veya vücutta sentezlenmelerini sağlayacak ön maddeleri bulundururlar. Çeşitli nedenlerle meralardan yararlanılamıyorsa A, D ve E vitaminlerinin ilave olarak verilmesi gerekli olur. Bu amaçla pratik olarak eksikliğinden kuşku duyulan vitaminler hayvanlara ilave olarak yemlerine katmak veya enjeksiyon şeklinde verilmelidir. Yüksek enerjili konsantre yemler tiamin gereksinimini artırır ve hayvanlarda sinirsel semptomlarla ortaya çıkan beyin ödemleri oluşur

önümüzdeki sayımızda besleme ile koyunculuğa devam edeceğiz. Ancak geç kalınmaması açısından sizlere kısaca bu sayıda flushing hakkında bilgi aktarmak istiyorum. Aşımdan iki hafta önce ve aşımı izleyen iki hafta süresince koyunlar varsa kaliteli meralara alınmalı ya da 400-500g arpa verilerek takviye edilmelidir. Bu uygulamaya flushing adı verilir ve kuzulama oranını %10-20 artırdığı bilinmektedir. Flushing, kondisyonu orta düzeyde olan koyunlar üzerinde daha etkilidir. Uygulamanız tavsiyesiyle, diğer sayıda görüşmek üzere, hoşçakalın......

Facebook'ta Yayınla>
Soru / Yorum Eklemek İçin Tıklayınız
..:: Sorular / Yorumlar ::..
Henüz yorum eklenmemiştir. Yorum Eklemek için Tıklayınız.
Ne? nedir? Nasıldır? Nasıl yapılır? Ne zaman yapılır?
Copyright - Tarım Kütüphanesi - 2007