Kıraç toprakların efendisi…
Altınova Tarım İşletmesi
M.Yavuz ÇOLAK
Vet. Sağ. Tek

Hani bir şeyin büyüklüğünü ve gücünü tarif etmek için ‘Devlet Gibi’ sözünü kullanırız ya, işte, Devlet Gibi bir kuruluşumuz olan Altınova Tarım İşletmesi’ni bu sayımıza konuk ediyoruz.

Gazetemize 1997 yılında ‘Tarımsal Kuruluşlarımız’ başlığıyla ilk kez konuk olan Altınova’yı ve daha birçok kuruluşumuzu yeniden güncelleyerek huzurlarınıza getirmeye çalışacağız. Gittiğimiz her yerde, yaptığımız gezi ve incelemelerdeki gözlemlerime dayanarak yazdığım yazılarımda; klasik tanıtım yöntemlerinin biraz dışına çıkarak, duygularımın da karıştığı coşkumu-hüznümü ve düşüncelerimi paylaştığım okurlarımın hoşgörüsüne ve affına sığınıyorum. Amacım, ilgiyle ve zevkle okumaya değer bir sayfada, İlimizin ve üretenimizin tanıtılmasına hizmet etmektir...

Kısa adı TİGEM olan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğümüz’e bağlı toplam 37 tarım işletmesi içinde, ikinci büyük işletme ünvanına sahip Altınova TİM’e bu yıl iki defa gidip görmek kısmet oldu. İlkinde, eylül ayı başlarında Kon-TV Tarım Kuşağı Program çekimleri nedeniyle gittiğimizde; işletmede, hummalı bir şekilde Türk Çiftçisi için hazıllanan sertifikalı hububat tohumu program konusuydu. TV ekibi çekimlerini yaparken bende işletme hakkında ilk izlenimlerimi, gördüklerimi, işletmenin büyüklüğüyle üretimine ait verileri notlarıma kaydederken farklı bir heyecanı ve hayranlığı yaşıyordum. Altınova’yı sayfama taşımalıyım fikrim gelişince birçok fotoğraf çekip, yetkililerden bilgi toplamaya giriştim. İl merkezine dönüp, Tigem’e ait işletmelere yıllarını veren Fikret Seyman Hocam’ın görüşünü aldığımda; izinde olan işletme müdürü Sayın İbrahim Çağlar’ın dönüşünü bekleyip, Altınova TİM’e bir daha gitmeye karar verdik. İşletmeden aldığımız randevu üzerine 13 Ekim de ikinci Altınova gezimizi gerçekleştirdik. Her iki ziyaretimde de yaşadığım farklı anılar ve güzel duygularımı ifade edebilirsem sizlerle paylaşacağım pekçok güzellikler olacak...

Türk Çiftçisine, bu yıl 300 bin ton sertifikalı tohum üretip, ulaştırmayı hedefleyen TİGEM; toplam üretilecek tohumun %10’unu, yani 30 bin tonunu Altınova İşletmesinin önüne hedef olarak koymuş. Altınova Tarım İşletmemizin hububat üretiminin tamamı demek olan bu rakama ulaşabilmek için, günde üç vardiya durmaksızın çalışan kuruluş; 13 Ekimdeki ziyaretimizde, 25 bin tona ulaşarak rekor kırmış bir seviyedeydi ve üretim devam ediyordu.30 bin ton hedefine varmaya bir adımı kalan Altınova’mızın geçmiş yıllardaki sertifikalı tohum üretimindeki rekorunun 24 bin ton olduğunu da öğreniyoruz. Yarım asırlık bir çınar olan Altınova Tarım İşletmemizin büyüklüğüne, ürettiklerine ve geleneklerine yeniden döneceğiz. önce, yıllarını Tigem’e ait işletmelerde, Devlet-Millet hizmetinde geçirip camiamızın ak saçlılarından, bilgibirikimiyle Devlet deneyimlerinin zirvelerine gelmiş işletme müdürü Sayın İbrahim Çağlar ile Sayın Fikret Seyman Hocamdan sözetmek istiyorum. Geçmişte beraber çalıştıkları işletmelerdeki anılarından, dünden bugüne Tigem’in geçirdiği evrelerden ve bugün itibariyle gelinen noktada tarım işletmelerinin durumunu ve önemini, yaptıkları sohbet ve yorumlardan doyumsuz bir haz duyarak can kulağıyla dinledik. İlk kuruluş amacındaki çiftçiye ve yöresine önderlik edip uygulamalı bilgi aktarmak, gelişen tarım teknolojilerini kullanmak-kullandırmak, Ordumuzun ihtiyacını karşılamak; çiftçiye, tohum, fide ve damızlık hayvan temin edip gen kaynaklarımızı muhafaza etmek gibi stratejik görevlerinin olduğunu anlatan işletme müdürümüzden pekçok kıymetli bilgiler öğrendim. Ülkemizin en az yağış alan kurak İç Anadolu topraklarında neredeyse çöl şartlarında, ihtisaslaştıkları alanda deyim yerindeyse mucizelere imza atıp; Ülkemizin tarımsal üretimi ve kalitesinin arttırılmasına katkıda bulunacak, çiftçinin ihtiyacı olan sertifikalı tohumluk üretimine altın başaklarla katılan böylesi işletmelerimizin bütün çalışanlarına minnettarız.Yılların emeğini, alınterini TİGEM kuruluşlarında sarfetmiş iki emektarın sohbetine kulak vermeye devam ediyorum. Atölyeleri, iş ocakları, sosyal tesisleriyle, kuruldukları yerlerde modern bir yerleşim alanı için gereken her türlü alt yapısıyla; içinde yaşayanlara, herkesin gıpta ettiği eski devirlere götürüyorlar dinleyenleri. O günleri yeniden yaşıyorlar sanki. Ekimin, hasadın, koyunların döl veriminden kırkımına hertürlü faaliyetin bir şenliğe, bir şölene dönüştüğü eskilere götürüyorlar hepimizi. Çalışanlarına sinema ve tiyatro günlerine varana kadar birçok etkinliklerin bile düzenlendiği geçmişe yolculuk ediyoruz. O dönemlerde böylesi imkanların birçok şehir merkezinde olmadığı zamanlardan söz ediliyor. Fikret Seyman abimizin bir tesbitini aktararak bu nostalji ortamından çıkarıyorum konuyu. “Devletimizin o yıllarda kurduğu bu altyapı sisteminin iş ocaklarından, atölyelerinden yetişen ustalar ve usta başları; hizmetlerini tamamlayıp emekli olduklarında, bugünkü gelişmiş sanayi sistemlerinde üretilen modern tarım alet ve makinalarının ilk icatçıları olarak, kurdukları işyerlerinde atılımların temel taşları oldular.” Günümüz Altınova’sında, Gözlü ve Konuklar ile diğer TİM’lerde; söylediklerimizden, anlatılanlardan sonra, bu heyecanın ve o ruhun kaybedildiği anlamı çıkarılmasın sakın. Sürekli aşamalardan geçerek, değişikliğe uğrayan kuruluşlarda şartların biraz zorlaştığından sözedebiliriz. İşletme Müdürü sayın İbrahim Çağlar ve Müdür Yardımcısı sayın Kemal Erdoğan beylerden öğrendiklerimle, dünü ve bugünü yorumladığımızda; üretimde sıkıntı olmadığını, kendi kaynağını kendisi yaratan, kâr hanesi herzaman yüksek işletmelerinde, yetişmiş deneyimli iş gücünün sürekli azalmasının gelecekte sorun yaratabileceğini, makina parkının, sistemlerin gerektiğinde revize edilip herzaman güçlendirilmesinin gerekliliği vurgulanarak, sıkıntıların aşılabileceğini dile getirdiler. İşletmeye ilk gelişimde,’ çölde bir vaha gibi, ne kadar güzel bir yere geldik, burası yaşanacak bir yer’ sesli düşünceme; yanımızdan geçmekte olan çocukların da “buraya gelen herkes böyle söyler ama bir hafta kalsanız sıkılmaya başlarsınız” serzenişlerini yöneticilere sordum. İkametin, değişen hayat şartları ve daha çok da çocuklarımızın eğitimi gereği şehirlerde oturmaya zorunlu kılan sebepler; birarada olmanın, kaynaşma ve dayanışmanın daha yüksek olduğu o eski günlere özlemi artırdığı ifade edildiğinde eski heyecanın azalma sebeblerini daha iyi anladım. İşletmenin idari yapılanmasından da sözetmek istiyorum. İdare ettiği işletmenin büyüklüğüne yakışan ciddiyeti, iş disiplini ve konuya hakimiyetiyle üzerimizde pozitif bir etki yaratan, dahada önemlisi mütevaziliğiyle de insanı etkileyen İşletme Müdürü Sayın İbrahim Çağlar ve kendisini tamamlayan uyumlu ve kaliteli ekibini kutlamak gerek. Hiyerarşik düzeni, ast-üst ilişkilerini saygı-sevgi eksenine oturtup, düzeyli insan ilişkilerini kurumuna hakim kılan bu insanlara saygılarımı arz ediyorum. Çalışanlarını nasıl motive ettiklerini ve nekadar çalıştıklarını sordum. ‘10 Temmuzdan bu yana, hasat dahil olmak üzere, gece-gündüz demeden, cumartesi-pazar dahil çalışarak, günün 24 saati, üç vardiya devam eden tohum hazırlama çalışmaları yanında toprak hazırlığı ve ekilişleri gerçekleştirdik. Hayvancılık şubemizin ihtiyacı olan mısır silajını tamamladık’ dedikten sonra, çalışma masasındaki bir yayından çarpıcı bir bölüm okudu.”Amerikadaki işletmelerin idarecilerine, silaj yapımı bitirilinceye kadar izin almalarını yasaklayan kanun çıkarılmış” dedikten sonra işlerin tam zamanında yapılıp yetiştirilmesinin önemine değindi. Motivasyon konusunda da işletmede iş disiplini ve otokontrol sisteminin esas olduğunu, işini iyi yapanı onure edip başarıyı ödüllendirdiklerini; mesela ikiz oranı yüksek döl verimi, süt verimi yüksek sürülerin çobanlarına küçük bir jestte bulunup bir gömlek almanın bile çok olumlu etkisini altını çizerek ifade etti. Hediyenin maddi değerinin önemli olmadığını, gönül alıp onure etmenin önemine değindi. ‘ Toprak hazırlığı, ekiliş ve hasat gibi önemli faaliyetler zamanında ve yüz akıyla bitirildiğinde kardeş kuruluşlara gezi turları, yardımlaşma ve dayanışma ruhu işletmelerimizin yapısında hep var olan moral motivasyon kaynaklarımızdır’ ifadesine benim de diyebileceğim şu ki; çalışan, üreten ve terini toprağa katan bu insanların Allah herşeyi gönlüne göre versin... Yine dalıp gittik, yerim daraldı. Kıraç toprakların bu dev duruşunu anlatmak sayfalara sığarmı acaba? Altınova’yı birde rakamsal değerleri ve üretim potansiyeliyle ifade edip yazımı bitirmek istiyorum.İlimizin kuzeybatısında, Kadınhanı İlçemize 60 km, İl Merkezine 120 km mesafede; 324 bin dekar arazi varlığıyla, Ceylanpınar’dan sonra ikinci büyük tarım işletmesidir. 1942 yılında Gözlü Ziraat İşletmesine bağlı açık işletme olarak hizmete giren kuruluşumuz, ilk ürününü 1945 yılında hasat etmiştir. Genel olarak hububat üretimine ayrılan tarım arazilerinde, bölgenin yıllık yağış ortalamasının 361 mm’yle sınırlı olması nedeniyle Hububat-Nadas sistemiyle tarım yapmaktadır. Her yıl yaklaşık 135 bin dekar hububat ekimi yapan işletme, yine aynı miktar alanı nadasa bırakmaktadır. Toplam sulanabilir 3787 dekar tarım arazisini hayvancılık şubesinin yem bitkileri ekimine tahsis eden işletme, yonca, silajlık mısır ve macar fiği yanısıra çayır düğmesi ve otlak ayrığı ekilişlerinide gerçekleştirmektedir. İşletmenin Hayvancılık şubesinde, 400 ana kadro olmak üzere 850 baş Montafon ırkı damızlık süt sığırı ve 3000 ana kadro olmak üzere 7500 baş Anadolu Merinos ırkı damızlık koyun varlığıyla; yıllık ortalama 30 bin ton hububat üretimi, sığırcılıktan yıllık 2250 ton süt üretimi, koyunculuktan yıllık l6 bin kg yapağı, 90 bin kg beyaz peynir, 5 bin kg tereyağ, 50 bin kg yoğurt, 5 bin kg lor üretiminden başka 20 bin kg meyve istihsali ve 7000 ton kaliteli karma yem üretimine sertifikalı tohum üretimini de eklediğimizde; ve bu işleri 30’u memur kadrosunda olmak üzere l87 işçi kadrosuyla yaptıklarını, makina parkındaki traktörü, kamyonu ve muhtelif ziraat alet ve makinalarından oluşan 613 parça mekanizasyon donanımıyla, Ülkemizin en öncelikli sorunlarından olan erozyona karşı, kendi gücüyle toplam 2600 dekar alandan oluşan 260 km’lik orman şeridi meydana getirerek muhteşem yeşil kuşağını oluşturan ve ağaçlandırma çalışmalarına devam eden işte, müstesna bir Devlet Kuruluşumuzun azameti... Yazımı Kanunî’nin muhteşem dörtlüğü ile bitirirken, gönlünü bize açıp konukseverliklerini esirgemeyen İşletme Müdürü Sayın İbrahim Çağlar’a, şahsında bütün çalışanlarına teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum...

“Halk içinde muteber bir nesne yok Devlet gibi, Olmaya Devlet Cihan’da, bir nefes sıhhat gibi. Saltanat dedikleri bir Cihan kavgasıdır, Olmaya Baht-ü saadet Dünya’da vahdet gibi.”

Facebook'ta Yayınla>
Soru / Yorum Eklemek İçin Tıklayınız
..:: Sorular / Yorumlar ::..
Henüz yorum eklenmemiştir. Yorum Eklemek için Tıklayınız.
Ne? nedir? Nasıldır? Nasıl yapılır? Ne zaman yapılır?
Copyright - Tarım Kütüphanesi - 2007