Buğdayda Biyolojik Mücadele

Dr. Mahmut İSLAMOĞLU Adana Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu

GiriÅŸ

BuÄŸday dünyada en yaygın olarak yetiÅŸtirilen kültür bitkisidir. Sahip olduÄŸu adaptasyon yeteneÄŸi sayesinde her türlü iklimde ve yörede yetiÅŸtirilebilme üstünlüğüne sahiptir. BuÄŸday, insanlığın en önemli gıdası durumundadır. Dünyada besinlerden saÄŸlanan kalorinin % 20’si buÄŸdaya aittir. Gluteninin elastikiyeti nedeniyle ekmek yapımına uygun rakipsiz bir bitkidir. Tarımının kolay ve tamamen makinaya dayalı oluÅŸu, telafi yeteneÄŸinin çok yüksek olması, yetiÅŸtirici hatalarını ve olumsuz koÅŸulları belli oranda telafi edebilmesi, pazarlama, taşıma, depolama ve iÅŸlenme kolaylıklarına sahip oluÅŸu buÄŸday tarımını teÅŸvik etmektedir. BuÄŸday, sıradan bir bitki olmak yerine, geçmiÅŸte ve zamanımızda olduÄŸu gibi, gelecekte de stratejik bir bitki olma özelliÄŸini sürdürecektir (Akkaya 1994). Ãœlkemiz, tahıl üretiminde buÄŸday ilk sırayı almaktadır. Türkiye’de ekim alanı toplamı yaklaşık 81.034 dektar, üretimi ise 19.674.000 tondur (TUÄ°K 2011).

Ülkemizde Süne (Eurygaster spp. Heteroptera: Scutelleridae) buğdayın en önemli zararlısıdır. Süne, erken dönemde buğday sapını emerek kurumasına, çiçeklenme döneminde saplarda beslenerek başakların beyazımsı bir renk almalarına ve kurumalarına, süt olum dönemlerinde ise tanelerde beslenerek ürünün ekmeklik, makarnalık ve tohumluk özelliklerinin kısmen veya tamamen yok olmasına neden olur (Lodos 1961 ve 1986).

Ülkemizde, Süne zararının kabul edilebilir seviyeye indirilebilmesi için 1954 yılından 2004 yılına kadar uçakla kimyasal mücadele yapılmıştır. Uçakla yapılan kimyasal mücadelenin insan sağlığına ve çevreye olumsuz etkileri nedeniyle 2005 yılından itibaren yer aletleri ile mücadeleye geçilmiştir. Ancak yer aletleriyle yapılan mücadelede, çok kısıtlı bir zaman zarfında çok büyük alanların ilaçlanma zorunluluğu ve çiftçilerimizin isteksiz olması nedeniyle başarıyı sınırlandırmaktadır.

Dünyada ve Türkiye’de yapılan araÅŸtırmalar sonucunda Süne’yi baskı altına alan faktörler içerisinde doÄŸal düşmanların en büyük etkiye sahip olduÄŸu belirlenmiÅŸtir (Lodos 1961 ve 1986, Anonymous 1995). Bu doÄŸal düşmanlardan en önemlisi ise, Hymenoptera takımından Scelionidae familyasına dahil türlerdir. Bu türler Süne’nin ovipozisyon süresince 3 nesil verdiÄŸi ve özellikle 3. nesilde Süne yumurtalarını % 100’e ulaÅŸan oranlarda parazitlediÄŸi bildirilmektedir (Zwölfer 1942).

Türkiye’de 1990’lı yıllarda baÅŸlayan kitle üretim ve salım çalışmaları 1997 yılına kadar devam etmiÅŸ ancak geç salımdan dolayı bir baÅŸarı elde edilememiÅŸtir (Akıncı ve Soysal 1996). Daha sonra 2000’li yılarında baÅŸlayan salım çalışmaları günümüze kadar devam etmektedir. Yapılan salım çalışmalarında parazitoit etkinliÄŸi bölge ve yıllara göre farklılık gösterdiÄŸi belirlenmiÅŸtir (Safavi 1968; Tarla ve KornoÅŸor 2003, Ä°slamoÄŸlu ve ark, 2008).

Biyolojik Mücadele (BM)’nin doÄŸal dengeyi koruması, insan ve çevre saÄŸlığına olumsuz etkisinin olmaması ve sürdürülebilir olası nedeniyle diÄŸer mücadele sistemlerine göre üstünlük saÄŸlamaktadır. Bu nedenle, BM çalışmalarına önem verilmeli ve desteklenmelidir.

4.1. Süne

[Eurygaster integriceps Put., Eurygaster maura L.,

Eurygaster austriaca Schrank (Heteroptera: Scutelleridae)]

Tanım: Dünyada Eurygaster cinsine bağlı 15 tür bulunmasına rağmen yurdumuzda yedi tür tespit edilmiştir. Bunlardan Eurygaster integriceps Put., Eurygaster maura L. ve Eurygaster austriaca Schrank ekonomik olarak zarar yapar (Lodos 1986, Anonim 1995). Ülkemizde bu üç türden başka Eurygaster dilaticollis Dohrn, Eurygaster hottentota F., Eurygaster schreiberi Mont. ve Eurygaster testudinoria Geoff. bulunduğu, ancak bunların ekonomik olarak önemli olmadığı belirlenmiştir (Özbek ve Hayat 2003).

Eurygaster integriceps: Vücut genelde toprak rengini andırır, ancak bireyler arasında renk yönünden varyosyanlar mevcuttur. Kahverengi siyah, kahverengimsi siyah kül rengi veya bu renklerin karışımından oluşan desenli bir görünüm arzeder (Özbek ve Hayat 2003). Vücut 10- 12 mm boyunda, yassıca, üst tarafı hafif konkav olup üstten bakıldığında genel görünümü ovaldir. Bağlı olduğu familya özelliği nedeniyle pis koku salgılamaktadır. Baş, üçgenimsi şekilde ve prothoraxa gömülmüş durumdadır. Başın kaidesinde bir çift petek göz ve bunlar arasında da bir çift nokta göz bulunmaktadır. Antenler 5 segmentlidir. Clypeus önde açıktır. Scutellum, abdomeni birbirinden kesin olarak ayrılabilen 6 segmentten ibaret olup her segmentte bir çif stigma bulunur (Lodos 1986). Erkeklerde genital segment yamuk şeklinde tek plakadan ibarettir. Dişide ise genital segment 3 çift plakadan meydana gelmiş olup orta kısımda ovipozitör bulunmaktadır (Şekil 1) (Lodos 1986).

Eurygaster maura: Genel olarak renk ve ÅŸekil bakımından E. integriceps’e benzemekle birlikte daha geniÅŸ vücut yapısına sahiptir. Vücut uzunluÄŸu 9.0-11.0 mm’dir. Pronotumun arka yan kenarının sivrice olması ile E. integriceps’den ayrılır. Ancak kesin ayrım erkek genital organlarının incelenmesiyle belirlenir. E. maura’da aedeagustaki kitinsel çıkıntılar kıvrık olduÄŸu halde E. integriceps ’te hemen hemen düzdür (Åžekil 1) (Lodos 1986).

Eurygaster austriaca: Vücut E. integriceps ve E. maura’dan daha yassı ve büyük olması ile kolaylıkla ayrılır. Vücut uzunluÄŸu 11-14 mm ’dir. Bu türde clypeusun önde kapalı durumda olması teÅŸhiste kolaylık saÄŸlar (Åžekil 1) (Lodos 1986).

Eurygaster integriceps Eurygaster maura Eurygaster austriaca

Şekil 1. Ülkemizde ekonomik olarak zarar yapan Süne türleri

Süne, Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Güney ve GüneydoÄŸu Rusya, Kafkasya, Kıbrıs, Suriye, Irak, Ä°ran ve Afganistan’da bulunur. Ancak ekonomik olarak Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Suriye, Irak, Ä°ran ve Afganistan’da zarar yapar (Åžekil 2). Ãœlkemizde; Güney Anadolu, GüneydoÄŸu Anadolu, Marmara, Ege ve Trakya bölgelerimizde ekonomik olarak zarar yapmaktadır (Lodos 1961, Koçak et al., 2007).

Şekil 2. Dünyada Sünenin ekonomik olarak zarar yaptığı alanlar

(Parker et al. 2003).

Bunlardan E. integriceps Güney, GüneydoÄŸu Anadolu, Ege ve Trakya’nın,

E. maura ise Orta Anadolu Bölgesinin hakim türlerdir (Lodos 1986; 1986)

Biyolojisi

Süne, bir yıllık bir böcektir. Aktif ve pasif olmak üzere iki hayat dönemi bulunur. Pasif dönem ortalama 9 ay olup bu dönemde erginler, yazın bir kısmı ile sonbahar, kış mevsimlerinin tamamını ve ilkbaharın bir kısmını kışlaklarda diyapoz halinde geçirir. Süne’nin yüksek yerlerde kışlaması durumunda pasif dönemi de iki kısma ayırmak mümkündür. Birincisi temmuzdan ekim veya kasım ayına kadar olan döneme “yazlama” adı verilir. Yazlama döneminde Süne’ler, kışlakların yüksek yerlerinde bulunma eÄŸiliminde olup yarı uyku halindedirler. Bu dönemde rahatsız edildiklerinde hareket eder ve yer deÄŸiÅŸtirirler. Ä°kincisi, Ekim-Kasım aylarından mart - nisan aylarına kadar olan dönem olup bu döneme de “kışlama” denir. Yüksek daÄŸlarda yazlamayı sürdüren Süne’lerin bir kısmı, ekim - kasım aylarında soÄŸukların baÅŸlamasıyla soÄŸuklardan korunmak amacıyla daha aÅŸağılara doÄŸru yer deÄŸiÅŸtirirler. Süne’ler bu dönemde tam diyapoz halindedir (Åžekil 3) (Lodos 1986, Anonim 1995, Özbek ve Hayat 2003).

  

Şekil 3. Adıyaman Nemrut Dağında kirpi ve geven altında kışlayan

Süneler

Süne pasif dönemi deniz düzeyinden 600-7000 m’den baÅŸlayarak 2.000-2.300 m. yükseklikte olan daÄŸlarda geçirir. En uygun kışlama yüksekliÄŸi 1.200-1.600 m. arası olmakla birlikte 600 m’den daha aÅŸağıda olan yerlerde kışı geçirebilir. Ancak buralarda kışı geçiren Süne’ler geç kalan yada yeterince enerjiye sahip olmayan zayıf bireylerdir (Lodos 1986).

Süne kışlakta florada uygun bitki türlerinin altlarına girerek gizlenirler. Bölgelere göre değişmekle beraber, bitkilerin yere dökülmüş olan yapraklarının altına, geven (Astragalus dipthterites Fenzl) bitkilerinin kökleri etrafındaki yumuşak toprağın içerisine, kirpiotu (Acantholimon spp.) ve zırotu (Noea spinosissima Moq.) bitkilerinin genellikle yaprak ve dallarının arası ile yaprak döküntülerinin 1-2 cm altında ve toprak içerisinde, sığırkuyruğu (Verbascum spp.) gibi bitkilerin en alt yapraklarının gövde ile birleştiği yerlerde gizlenirler (Şekil 4) (Lodos 1986, Anonim 1995).

   

Şekil 4. Adıyaman Nemrut Dağında Zırotu (Noea spinosissima Moq.) ve Geven Bitkisi (Astragalus dipthterites Fenzl)

Adıyaman Nemrut Dağında yapılan bir çalışmada, en yüksek yoğunluk 1900 rakımdaki Kivi mevkiinde olduğu, bunu 1600 yükseltideki Darberi mevkiinin izlediği en düşük Süne yoğunluğu ise 2100 metre yükseltideki Dalo mevkiinde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, en yüksek Süne yoğunun zırotunda olduğu bunu kirpi geven bitkisinin izlediği saptanmıştır (İslamoğlu 2010).

Ergin Süne’ler kışlaklarda pasif dönemlerini sürdürdükleri esnada vücutlarında biriktirmiÅŸ oldukları besin depolarını ekenomik bir ÅŸekilde harcarlar. Ancak bu harcama, özellikle çevre koÅŸularına baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸir (Lodos 1986). Adıyaman Nemrut kışlağından toplanan Süne’nin yazlama ve kışlama dönemlerinde yaÄŸ oranlarının deÄŸiÅŸimleri aylık olarak tespit edilmiÅŸtir. Buna göre, 2006 yılında yazlama döneminde, ortalama Süne vücut yaÄŸ oranı % 24.22 - % 25.17, kışlama döneminde ise % 20.93 - %24.18 arasında deÄŸiÅŸtiÄŸi saptanmıştır. 2007 yılında ise yazlama döneminde % 25.64 - % 26.29, kışlama döneminde % 23.42 - % 24.79 arasında olduÄŸu tespit edilmiÅŸtir (Çizelge 1) (Ä°slamoÄŸlu 2010).

Şekil 1. Kışlayan Sünelerde yağ oranının aylara göre değişimi

Ä°lkbaharda kışlak yerlerinde havaların ısınması ve karların erimeÄŸe baÅŸlaması ile birlikte kış uykusunda bulunan Süne’lerin metabolizma faaliyetleri artarak kış uykusundan uyanırlar. Kışı geçirdikleri yerlerde toprak üstü sıcakılğı 15 ºC eriÅŸtiÄŸinde bunlar yerlerinden çıkarlar ve ekinlerin bulunduÄŸu ovalara doÄŸru göç etmeÄŸe baÅŸlarlar (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 5. Sünenin buğday yaprağında beslenmesi ve toprak yüzeyinde gizlenen Süneler

BuÄŸday tarlalara gelen Süne’ler havaların uygun olduÄŸu zamanlarda normal beslenmelerini ve hayatsal faaliyetlerini sürdürürler. Kapalı ve yağışlı havalar, soÄŸuk yada ÅŸiddetli rüzgarlı zamanlarda bitkilerin diplerine veya toprak sathına inerek gizlenirler ve faaliyetlerini durur (Åžekil 5) (Anonim 1995).

 

Şekil 6. Çiftleşen Süne ve filizi yeşil yumurta paketi

Süne yılda bir döl verir. DaÄŸlardan ovalara göç eden kışlamış ergin Süne’ler çiftleÅŸtikten sonra, diÅŸiler yumurtlamaya baÅŸlar. Bir diÅŸi hayatı boyunca bir çok defa muhtelif erkeklerle çiftleÅŸmesine karşılık erkekler de, bir kaç defa olmak üzere farklı diÅŸilerle çiftleÅŸir. Bir diÅŸi ortalama 80 kadar yumurtayı 5 - 6 defada 12 - 14 adetlik yumurtaları kümeler halinde bırakır. Ancak uygun koÅŸullarda bir diÅŸi 150 ve daha fazla da yumurta bırakabilir. Yumurtlama süresi 1 - 2 ay devam eder. Fakat bu süre içinde yumurtaların yoÄŸun olarak bırakılma zamanı yalnızca 2 - 3 haftadır (Åžekil 6) (Lodos 1986).

Şekil 7. Kararan ve çapa dönemine gelmiş Süne yumurta paketleri

Yumurtalar 1 – 1,2 mm çapında, küre ÅŸeklinde olup ilk bırakıldıkları zaman filizi yeÅŸil renktedir. Ä°klim koÅŸullarına baÄŸlı olarak yaklaşık 3 – 4 gün sonra hafif esmerleÅŸir, yaklaşık 5 gün sonra noktaların toplanmasıyla yumurtada siyah dairemsi bir leke oluÅŸur. 2 – 3 Gün sonra ise bu lekeler kaybolur ve kırmızı renkli çapa ÅŸekli oluÅŸur (Åžekil 7) (Lodos 1986, Özbek ve Hayat 2003).

Yumurtadan çıkan nimfler beş gömlek değiştirerek beş dönem geçirirler. Beşinci dönemdeki nimfler gömlek değiştirdikten sonra ergin hale geçer. Yumurtadan erginlerin çıkmasına kadar olan süre çevre ve hava koşullarına göre değişmek üzere takriben 1.5 - 2.5 ay sürer (Lodos 1986, Özbek ve Hayat 2003).

Birinci yaş nimfler: Yumurtalardan çıkan nimfler, önceleri sarımsı yeşil renkte olup baş kısmında kırmızımsı renkli çapa şeklinde leke vardır. Yaklaşık bir saat sonra renk esmerleşir ve baştaki çapa da kaybolur. Bunlar ilk günlerde genellikle çıktıkları yumurta kabuklarının yakınında toplu halde bulunurlar ve beslenmezler (şekil 8) (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 8. Yumurtadan yeni çıkmış Süne nimfleri

İkinci yaş nimfler: Bu dönemde başaklara tırmanmakla beraber, daha çok yere yakın bulunurlar. Hortumu, bitkilere sokup emecek şekilde geliştiğinden, yeşil yapraklarda ve yaklalık süt olumu başlangıcında bulunan tanelerde beslenmeye başlarlar. Bu dönemde nimfler 2 - 3 mm uzunluktadır (Lodos 1986, Anonim 1995)

Üçüncü yaş nimfler: Tamamen başaklarda beslenmeye ve zarar vermeğe başladığı dönemdir. Bu devrede nimflerde scutellum belirgin olup takriben

3.5 - 4.5 mm vücut uzunluğuna sahiptir (Şekil 9) (Lodos 1986).

Şekil 9. Birinci yaş Süne nimfleri

Dördüncü yaÅŸ nimfler: Bu devreden itibaren nimfler büyük bir oburlukla beslenerek tanelerde zarar yaparlar. Scutellum hemen hemen mesothorax ve hatta metathorax’ı örter. Bu devredeki nimfler, gerek boy, gerekse ÅŸekil itibariyle erginlere oldukça benzerler. Nimflerin boyu 5 - 6 mm civarındadır (Åžekil 10) (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 10. İkinci, üçüncü ve dördüncü yaş Süne nimfleri

BeÅŸinci yaÅŸ nimfler: En uzun süren devre olup ortalama 6 - 10 gün sürer. Bu devredeki nimfler, boy ve ÅŸekil bakımından ergine benzerler. Scutellum büyümüş olup abdomenin üçüncü segmentin’e kadar uzamıştır. Bu yaÅŸtaki nimfler, gömlek deÄŸiÅŸtirerek yeni nesil ergini olurlar. Nimfler, 4. ve 5. yaÅŸta oldukça hareketli olup vücut uzunlukları takriben 7 - 9 mm’yi bulmaktadır. Nimflerin depoladığı besinlerin çoÄŸu gömlek deÄŸiÅŸtirirken hareketsiz kaldığı dönemde harcandığından her gömlek deÄŸiÅŸtirmeden sonra oburca beslenirler (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 11. Yeni nesil ergin Süne

Yeni nesil erginler: Takriben mayıs ayı sonlarında görülürler. Bu devrede buÄŸdaylar genellikle sarı olun dönemindedirler. BeÅŸinci yaÅŸ döneminde depoladığı enerjiyi gömlek deÄŸiÅŸtirirken harcadığından kışı geçirebilmek için gerekli yağı depolayabilmek bakımından oburca beslenirler ve bu nedenle de çok zarar verirler. Bu ÅŸekilde 15 - 20 gün hububatla beslenirler. Havaların ısınması ve buÄŸdayın sertleÅŸmesine baÄŸlı olarak yeni nesil erginleri ovalardan kışlaklara doÄŸru uçmaya baÅŸlarlar. UçuÅŸlar, konaklamak suretiyle olur. Aynı yönde gidenler, ileride birleÅŸerek büyük yoÄŸunluklar oluÅŸturur. Yüksek yaylalar ve daÄŸ eteklerindeki tarlalarda konaklıyarak 1- 2 gün içerisinde % 100 ‘e ulaÅŸan oranlada zarara neden olurlar (Åžekil 11) (Lodos 1986, Özbek ve Hayat 2003).

Zarar Åžekli:

Kışlaktan ovaya gelen erginler henüz daha küçük boyda olan buÄŸday ve diÄŸer Gramineae bitkilerinin genellikle saplarında beslenir. Saplar sararır ve kurur. Bu dönemdeki zarar ÅŸekline “KurtboÄŸazı” ismini verir (Åžekil 12) (Lodos 1986, Anonim 1995).

 

Şekil 12. Sünenin kurtboğazı zararı ile yaprakdaki zararı

Kışlaktan gelen Süne erginleri bazen yapraklarda ve özellikle bunların orta damarlarında da beslenir. Yaprakta beslenilen noktadan itibaren uç kısım kurur. Ancak erginlerin yaptığı bu türlü zarar önemli değildir ve doğada da az görülür (Şekil 12) (Lodos 1986).

Şekil 13. Sünenin akbaşak zararı

Ekinler geliÅŸtikçe erginler de beslenmelerine devam ederler. BaÅŸaklar henüz daha yaprak kılıfı içinde iken, çiçek döneminde ve tane baÄŸlarken yine saplarda beslenen erginler baÅŸakların beyazımsı bir renk almalarına, kurumalarına ve dolayısıyla bunların tane baÄŸlamasına engel olurlar. Bu zarar ÅŸekline “AkbaÅŸak” adı verilir (Åžekil 13). Süne’nin bu ÅŸekildeki zararının miktarında populasyon yoÄŸunluÄŸu ile buÄŸday çeÅŸitlerinin etkisi büyüktür. YoÄŸun populasyonların bulundÄŸu yerlerde bu türlü zarar % 10 - 30 arasında deÄŸiÅŸir (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 14. Sünenin buğday tanesindeki zararı

BaÅŸaklardaki taneler süt olumuna gelmeÄŸe baÅŸladığı sırada kışlamış erginlerin populasyonunda gittikçe azalmaya baÅŸlar. Ancak bunların bıraktığı yumurtalardan çıkan nimflerin sayıları gittikçe artar. Süne’ler kışlakta geçireceÄŸi yaklaşık 9 ay gibi uzun süre için gerekli enerjiyi (yağı), bu döneminde almak zorundadır. Süne tanelerin sertleÅŸmesine karşılık vücutlarından salgıladığı bazı enzimlerle taneleri yumuÅŸatıp glütenini tahrip ederler. Zarar gören tanelerin saÄŸlam olanlarına oranı % 2 olsa dahi yinede teknolojik özelliklerini büyük ölçüde yitirirler (Åžekil 14) (Anonim 1995).

4.2. Mücadele Çalışmaları

1927 – 1960 yılları arası Süne mücadelesi

Geçmişten günümüze kadar Süne ile mücadelede değişik yöntemler kullanılmıştır. Bilgi birikiminin yetersizliği nedeniyle, çiftçiler kendilerine göre Süne mücadele metotları oluşturmuşlardır. Muska yazdırarak ve bu muskaları tarlalara asmak suretiyle Süne zararını önlemeye çalışmışlardır (Şekil 15) (Melan 2008). Diğer bir mücadele metodu ise, ip çekme metodudur. Çiftçilerce iki uçtan tutulan ip sıravari başaklara sürülerek zararlının başaklardan yere düşürmeye çalışılmıştır (Şekil 15) (Örün 1998).

  

Şekil 15. Süne zararından korunmak için yazılan muska ve Süne toplayan köylüler (Melan 2008).

 

Åžekil 16. Toplanan Süne’lerin satın alım merkezlerine taşınması (Melan 2008).

Åžekil 17. Toplanan Süne’lerin satın alım merkezlerinde depolanması ve tartılması (Melan 2008).

Devlet 1928 yılından itibaren Süne mücadelesini ele almış ve bu dönemde ergin Süne’ler elle, kalburla, atrapla toplatılarak fiziksel mücadele yapmaya çalışmıştır (Åžekil 15) (Örün 1998). Köylüler tarafından toplanan Süne’ler heybe, teneke ve çuvallara doldurulup bazen eÅŸeklerle bezende deve ile devletin satın alma merkezlerine taşınmıştır (Åžekil 16). Satın alım merkezinde terazi ya da kantarlarla tartılan Süne’ler devlet tarafından satın alınmıştır (Åžekil 17, 18). Satın alınan Süne’ler, derin çukurlara dökülmüş ve üzerlerine sönmemiÅŸ kireç atılarak imha edilmiÅŸtir (Åžekil 19) (Örün 1998).

 

Şekil 18. Toplanan Süneler ve tartılması (Melan 2008).

 

Åžekil 19. Süne’lerin tartılarak satın alınması (solda) ve açılan çukurlara gömülmesi (saÄŸda) (Melan 2008).

  

Şekil 20. Kışlak bitkilerinin alev makineleri ile yakılması (Melan 2008).

 

Åžekil 21. Süne toplama makinesi (solda) ve toplanan Süne’ler (saÄŸda).

Süne erginlerinin toplanması 1928 yılından 1954 yılana kadar devam etmiÅŸtir. Süne’nin altında kışladığı, kışlak bitkileri 1939 yılından itibaren alev makinesi ve gazyağı ile yakılmaya baÅŸlanmıştır (Åžekil 20). Ancak doÄŸanın tahrip edilmesi ve toprak erozyonuna sebep olduÄŸunun anlaşılması üzerine 1954 yılından itibaren bu uygulamadan vazgeçilmiÅŸtir. Süne toplama makinesi 1950 – 1954 yılların arasında geliÅŸtirilmiÅŸ, ancak bu uygulamadan da olumlu sonuçlar alınamamıştır (Åžekil 21) (Örün 1998).

1960 – 2004 yılları arasında Süne mücadelesi

Süne yoÄŸunluÄŸu 1960 yılından 1967 yılına kadar azalma göstermiÅŸ, ancak 1968 yılında baÅŸlayan büyük bir salgın periyodu 1972 yılına kadar devam etmiÅŸtir. Süne mücadelesinde 1967 yılına kadar toz ilaçlar, bu yılından itibaren ise toz ilaçların yanı sıra sıvı formülasyonlu ilaçlar da kullanılmıştır (Koçak 2008). DDT’nin 1983 yılında yasaklanması ve toz ilaçların olumsuz etkileri nedeniyle sıvı formülasyonlu ilaçlarla mücadeleye geçilmiÅŸtir. Aynı yıllarda, Süne mücadelesinde kullanılan ilaçlarda doz düşürme çalışmaları yapılmış, uygulamada kullanılan deÄŸiÅŸik ilaçların dozları yaklaşık % 50 oranında düşürülmesi durumunda bile zararlı üzerinde etkili olabileceÄŸi saptanarak uygulamaya verilmiÅŸtir (ÅžimÅŸek et al. 1996).

Sentetik pyretroitlerin kullanılmasına 1985 yılından itibaren baÅŸlanılmış olup, 1987 yılından itibaren ise ULV formülasyonlu ilaçlara yer verilmiÅŸtir. ULV’li insektisitlerin havada askıda kalmaları, rüzgarla sürüklenerek istenmeyen baÅŸka alanlara taşınması, Süne’yi kontrol altında tutan faydalıların ölümüne ve doÄŸal dengenin bozulmasına neden olmasından dolayı kademeli olarak 2000’li yıllarda azaltılması, polikültür alanlarda kesinlikle uygulanmaması, konvansiyonel uygulamalara ağırlık verilmesi hatta bu uygulamalarda uçak yerine yer aletlerinin teÅŸvik edilmesi hususları üzerinde ciddi çalışmalar baÅŸlatılarak, zirai mücadelede entegre mücadele çalışmalarına ağırlık verilmeye baÅŸlanmıştır (Melan 2008).

Trakya bölgesinde 1987 yılında Süne salgını meydana gelmiÅŸ ve ekiliÅŸ alanlarının yanı sıra özellikle TekirdaÄŸ’da denize ve ÅŸehrin üzerine toplu iniÅŸler gözlenmiÅŸtir (Melan 2008). Süne mücadelesinde 2001 yılından itibaren özellikle Süne yumurta parazitoitlerinin etkin ve yaygın olduÄŸu alanlardan baÅŸlamak üzere yer aletleriyle kimyasal mücadele yapılmaya baÅŸlanmıştır. Bugün tüm alanlarda Süne mücadelesi yer aletleri ile gerçekleÅŸtirilmektedir. Ancak bu sürecin baÅŸlamasıyla çiftçiler GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesinde çok geniÅŸ alanlarda kışlamış ergin mücadelesine baÅŸlamışlardır (Koçak 2008).

2005 – 2010 yılları arasında Süne mücadelesi

Kimyasal mücadelede 2006 yılına kadar ağırlıklı olarak uçak kullanılmış olup bu yöntemin uygun olmadığı alanlarda yer aletleri ile mücadele yapılmıştır. Uçakla ilaçlamanın yasaklanması sonucu yer aletleri ile mücadeleye baÅŸlanıldığı iller 2000 yılında Balıkesir ve Çanakkale olmuÅŸtur. Bu uygulama 2002 yılında Trakya, 2003 yılında İç Anadolu Bölgesi’nin bir bölümü, 2004 yılında İç Anadolu Bölgesi’nin tamamı ve GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesinde 3 ilini de içine alarak devam etmiÅŸtir. Daha sonra 2005 yılında Siverek (Åžanlıurfa) hariç tüm GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesi’ni de kapsamış ve sonunda 2006 yılında Süne mücadelesinde tamamen yer aletlerine geçilmiÅŸtir. Uçakla yapılan mücadelede engebeler ve rüzgâr gibi nedenlerden dolayı ilaçlama etkinliÄŸinin her zaman yüksek olmaması, rüzgâr nedeniyle ilaçlamadaki gecikmeler, ilaçların çevrede hedef dışı alanlara daha fazla sürüklenmesi, ilaçlama maliyetinin yüksek oluÅŸu ve diÄŸer faktörler nedeniyle yer aletleriyle ilaçlama yapılmasına karar verilmiÅŸtir. BaÅŸlangıcından itibaren devlet mücadelesi ÅŸeklinde yürütülmüş olan Süne mücadelesi 2005 yılından itibaren kademeli olarak Devlet Yardım Mücadelesine daha sonraları ise Yönetimli Çiftçi Mücadelesine dönüştürülmüştür (Koçak 2008).

4.3. Süne’nin Türkiye’de Tespit Edilen Önemli DoÄŸal Düşmanları

Süne’nin çok sayıda parazitoit ve predatör olan doÄŸal düşmanları bulunmaktadır (Critchley 1998). Ãœlkemizde ve dünyada Süne’nin popülasyonunu sınırlayan en önemli biyotik etmen, yumurta parazitoiti olan Trissolcus (Hymenoptera: Scelionidae) (Åžekil 22) cinsine ait türleridir (Lodos 1961; 1986; Rosca et al. 1996). Kışlamış yumurta parazitoitleri Süne yumurtalarının % 75 - 80’ini parazitlendiÄŸi, geriye kalan % 20 - 25’nin yeni nesil erginler tarafından parazitlendiÄŸi belirlenmiÅŸtir (Rosca et al. 1996).

Åžekil 22. Trissolcus spp.’nin ergini ve parazitlenmiÅŸ Süne yumurta paketleri

Türkiye’de 17 Trissolcus türü belirlenmiÅŸtir. Bunlardan Trissolcus semistriatus Nees ‘un dominant tür olduÄŸu ve bu türü sırasıyla Trissolcus simoni Mayr, Trissolcus grandis Thomson, Trissolcus vassilievi Mayr, ve Trissolcus pseudoturesis Rjachovsky türlerinin izlediÄŸi bildirilmiÅŸtir (Koçak 2007).

Bölgelerimize göre, T. semistriatus ve T. grandis ülkemizin bütün bölgelerinde; T. simoni DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu bölgeleri hariç diÄŸer bütün bölgelerde; T. vassilievi İç Anadolu, Akdeniz, DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu bölgelerinde; T. pseudoturesis İç Anadolu, Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde; T. rufiventris İç Anadolu ve GüneydoÄŸu Anadolu bölgelerinde; T. djadetshko İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde; T. manteroi’nin ise, İç Anadolu Bölgesi’nde bulunduÄŸu belirlenmiÅŸtir (Koçak & Kılınçer 2001).

Tachinid bireylerinin böcek popülasyonları üzerindeki parazitoit olarak etkileri dolayısıyla Diptera takımının en önemli familyası olduÄŸu saptanmıştır (Swam 1964). Bu takıma ait Phasiinae alt familyası türleri ise sadece Heteroptera türlerini parazitlediÄŸi için daha da önem kazanmıştır (Åžekil 23). Bunların erkek ve diÅŸi ergin Süne’leri kısırlaÅŸtırdığı ve yumurta verimini azalttığı bildirilmektedir (Ä°slamoÄŸlu & KornoÅŸor 2004).

Ãœlkemizde Süne ergin parazitoitleri ile ilgili Zwölfer (1942), KaracadaÄŸ kışlağında, MemiÅŸoÄŸlu et al. (1994), Orta Anadolu’da, ÅžimÅŸek et al. (1994), Akdeniz bölgesinde, Kıvan (1996), TekirdaÄŸ ili kışlaklarında, Ä°slamoÄŸlu ve KornoÅŸor (2003) ise Gaziantep Kilis ve KahramanmaraÅŸ illerinde çalışmalar yürütmüşlerdir. Bu çalışmalar sonucunda Süne ergin parazitoitleri olarak Heliozeta helluo (F.), Phasia subcoleopterata (L.), Ectophasia oblonga (R.D.) Elomyia lateralis (Meig) türlerinin bulunduÄŸu ve bu türlerden H. helluo en yaygın tür olarak tespit edilmiÅŸtir (Ä°slamoÄŸlu & KornoÅŸor 2003; Ä°slamoÄŸlu & KornoÅŸor 2007).

  

Åžekil 23. Phasia subcoleopterata’nın ergini (solda) ve Süne’den parazitoit çıkışı (saÄŸda).

Melan (2005), bazı örümcek türleri (Pardosa monticola (Cl.), Xysticus sp.), kuÅŸlar (keklik ve turaç) Süne’nin popülasyonunu önemli ölçüde sınırlandırdığını bildirmiÅŸtir (Åžekil 24, 25).

   

Şekil 24. Xysticus sp. (solda) ve hastalık etmeni, Beauveria bassiana (sağda).

   

Şekil 25. Keklik ve Turaç

  

Åžekil 26. Hexamermis eurygasteri ile parazitlenmiÅŸ Eurygaster integriceps.

Hastalık etmenleri daha çok rutubetli geçen sonbahar ve kış aylarında kışlaklarda kitlesel ölümlere neden olarak etkilidir. Bunlardan en önemlileri, Aspergillus candidus Link, Beauveria bassiana Bals. Bacterium eurygasteris (Bakteri)’dir (Anonymous 1995). Ayrıca nematodlardan Hexamermis eurygasteri Tarla, Poinar & Tarla (Nematoda: Mermithidae) kışlak alanlarda Süne’de (Åžekil 26) oluÅŸturduÄŸu parazitlenme ile önemli bir BM etmeni olduÄŸu bildirilmiÅŸtir (Tarla et al. 2011).

4.4. Mücadele Stratejilerindeki Gelişmeler

Muska yazmak ve sıravari ip çekme gibi metotlarla başlayan Süne mücadelesi 1954 yılından sonra kimyasal mücadele ile devam etmiştir. Bu dönemde, çapa ve 1 - 3. dönem nimlere karşı DDT, 4 - 5. dönemlerde ise

Trichlorphon etkili maddeli ilaçlar kullanılmıştır. Ancak bu ilaçların doğal faunaya olan olumsuz etkileri nedeniyle alternatif çalışmalar yapılmıştır. Bu dönemde, Süne mücadelesi, zararlının daha duyarlı, doğal faunanın daha az etkilendiği ikinci dönem nimflerin görüldüğü zamana oturtularak ve zararlının tüm dönemlerini etkileyen sıvı formülasyonlu ilaçların kullanımına ağırlık verilmiştir (Şekil 27) (Şimşek et al. 1996).

 

Şekil 27. Uçak ve yer aletleri ile Süne mücadelesi

Süne’nin doÄŸal düşmanlarının biyo-ekolojisi üzerindeki çalışmalara 1980’li yıllarda yer verilerek Süne popülasyonu üzerinde etkin olabilmeleri için çalışmalar yapılmıştır (ÅžimÅŸek & YaÅŸarakıncı 1986). Ayrıca, parazitoitlerin ilaçların yan etkilerinden en az düzeyde etkilenmeleri için, Süne mücadelesinin ikinci dönem nimflerin popülasyonundaki oranının yaklaşık % 30 – 54 olduÄŸu dönemde mücadelenin yapılması gerektiÄŸi bildirilmiÅŸtir (ÅžimÅŸek 1986). Süne mücadelesinde 1990 yılların sonlarında entegre mücadele çalışmalarına ağırlık verilmeye baÅŸlanmış bu amaçla Süne yumurta parazitoitlerinin biyo-ekolojilerine yönelik çalışmalar artmıştır. Bununla birlikte, 2000’li yıllarda Tarım ve KöyiÅŸleri Bakanlığı ve sivil toplum örgütleri ile aÄŸaçlandırma çalışmalarına baÅŸlanmış bu amaçla yol kenarlarına aÄŸaçlar dikilmiÅŸtir.

Ãœlkemizde Süne mücadelesi 2004 yılında yer aletlerine geçiÅŸ süreci baÅŸlamış ve 2006 yılında ise tamamen yer aletleri ile yapılarak “Devlet Yardım Mücadelesi” ÅŸeklinde olan mücadele ÅŸekli “Yönetimli Çiftçi Mücadelesi”ne dönüştürülmüş ve günümüzde de bu ÅŸekli ile devam etmektedir (Åžekil 27). Tarım ve KöyiÅŸleri Bakanlığı Tarımsal AraÅŸtırmalar Genel Müdürlüğü tarafından 2004 yılında uygulamaya konulan “Ãœlkesel Süne Projesi” kapsamında dokuz alt proje yürütülmüştür. Bu proje kapsamında; DoÄŸada yeÅŸil alanların oluÅŸturulması ve doÄŸanın korunması, Süne yumurta parazitoitlerinin biyo-ekolojik özelliklerinin belirlemesi, Süne’nin yumurta ve ergin parazitoitlerin üretim ve doÄŸaya salım çalışmaları, Süne türleri ile buÄŸday hat ve çeÅŸitleri arasındaki iliÅŸkilerin araÅŸtırılması, buÄŸday yetiÅŸtirme tekniÄŸi araÅŸtırmaları, ürün kayıpları ve ekonomik zarar eÅŸiÄŸi belirlenmesi araÅŸtırmaları, pestisitlerin yan etkilerinin belirlenmesi, pestisit uygulama teknikleri, gıda teknolojileri araÅŸtırmaları ve Süne mücadelesinde sosyo- ekonomik faktör araÅŸtırmaları yapılmıştır (Melan 2008).

4.4.1. Süne’nin DoÄŸal Düşmanlarının EtkinliÄŸinin Arttırılması

Süne ile mücadelede en önemli husus Süne’yi baskı altına alan doÄŸal düşmanların doÄŸada çoÄŸalmaları için uygun ÅŸartların oluÅŸturulması olduÄŸu bildirilmiÅŸtir (Lodos 1986). Süne’nin doÄŸal düşmanlarının etkinliklerinin artırılma çalışmaları 1980’li yıllarda baÅŸlamış olup bu çalışmalarda T. semistriatus ve T. vassilievi (Mayr)’nın Süne popülasyonu üzerinde etkin olabilmeleri için optimum sıcaklık ve nem deÄŸerlerinin belirlenmesi çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca parazitoitin yazlama ve kışlamalarına imkan saÄŸlamak amacıyla 1500 - 3000 m aralıklarla aÄŸaçlık grup oluÅŸturulmasının etkinliÄŸinin belirlenmesi ile Süne mücadelesine entegre mücadele kapsamında deÄŸerlendirilmesinin gerektiÄŸi vurgulanmıştır (ÅžimÅŸek & YaÅŸarakıncı 1986). Yine aynı araÅŸtırıcılar T. semistriatus ve T. vassilievi’nin aÄŸaç gövdelerinde yerden 75 - 100 cm yükseklikte kuzey batı yönünde ve kabuk altında diÅŸi olarak kışı geçirdiklerini, dut aÄŸaçları baÅŸta olmak üzere badem, elma, erik kayısı ve ayva aÄŸaçlarının kışlama yerlerini oluÅŸturduÄŸunu, kışlak alanlarına çekilme ve terk etme zamanları, buÄŸday hasadından sonra parazitoitlere konukçu olabilecek pentatomid ve bunların beslendiÄŸi bitkiler belirlenmiÅŸtir (ÅžimÅŸek & YaÅŸarakıncı 1990). Antakya ve çevresinde Süne’nin yumurta parazitoitlerine konukçu olan türler ve bunların beslendiÄŸi bitkiler belirlenmiÅŸtir (Tarla & DoÄŸanlar 1999).

4.4.2. Süne Yumurta Parazitoitleri (Trissolcus spp.)’nin Kitle Ãœretim Ve Salımı

Ãœlkemizde 1990’lı yıllarda baÅŸlayan kitle üretim ve salımlar 1997 yılına kadar devam etmiÅŸ bu yıllarda Antalya Narenciye ve Seracılık AraÅŸtırma Enstitüsünde kitle üretimi yapılan T. grandis’in salımları yapılmış ancak geç salımdan dolayı bir baÅŸarı elde edilememiÅŸtir (Akıncı & Soysal 1996). Daha sonra kitle üretim olanakları üzerine çalışmalar Mustafa Kemal Ãœniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’nde devam etmiÅŸtir. Çukurova Ãœniversitesi, Bitki Koruma Bölümü’nde üretilen yumurta parazitoiti T. semistriatus’un Gaziantep ili Ä°slahiye ilçesinde doÄŸaya salınmasıyla doÄŸal parazitlenmeye % 0,7 – 28,3 oranında ilave bir parazitlenmenin saÄŸlandığı tespit edilmiÅŸtir (Tarla ve KornoÅŸor 2003). “Ãœlkesel Süne Projesi” kapsamında T. semistriatus’un kitle üretim çalışmaları 2004 yılında Adana Zirai Mücadele AraÅŸtırma Enstitüsü Müdürlüğünde baÅŸlanmıştır. Tarım ve KöyiÅŸleri Bakanlığı Süne Mücadelesi Ãœst Kurulu’nun almış olduÄŸu kararla 2007 yılında Konya’da, 2009 yılında da Kırklareli il müdürlüğü bünyesinde

T. semistriatus kitle üretiminin yapılmasına karar verilmiÅŸ ve Adana Zirai Mücadele AraÅŸtırma Enstitüsünün teknik sorumluluÄŸunda bu illerde T. semistriatus’un kitle üretim ve salım çalışmaları baÅŸlamıştır.

4.4.3. Kışlaklardan ve BuÄŸday Tarlasından Süne’lerin Toplanması ve Yumurta Elde Edilmesi

Kışlaklardan buğday ekili alanlara Süne inişlerinin başlaması ile birlikte el ve atrap ile Süne toplanmıştır (Şekil 28).

  

Şekil 28. Kışlaktan ve buğday tarlasından Süne toplanması

Toplanan Süne’ler buz kutusu içerisinde iklim odasına getirilmiÅŸtir. Ä°klim odasında içerisinde buÄŸday bitkisi bulunan kaplara alınmış, sıcaklık 26±2 °C’ ye çıkartılarak % 60 – 65 nemde beslenmeleri ve yumurtlamaları saÄŸlanmıştır (Åžekil 29).

  

Åžekil 29. Süne’lerin laboratuarda kültüre alınması ve elde edilen Süne yumurtaları

Yumurtalar iki günde bir toplanarak derin dondurucuda (-21 °C) en az 4 saat bekletilmiÅŸ ve embriyoları öldürülmüştür. Embriyoları öldürülen yumurtalar, 1 x 5 – 7 cm uzunlukta kesilmiÅŸ mumlu karton kâğıtlar üzerine 5’er paket yapıştırıldıktan sonra plastik kavanozlarda buzdolabında depolanmıştır (Åžekil 30).

  

Şekil 30. Sünelerin laboratuarda kültüre alınması ve elde edilen Süne yumurtaları

4.4.4. Trissolcus semistriatus Kültürünün Oluşturulması ve Kitle Üretimi

Erken ilkbaharda hava sıcaklığının 13 °C ulaÅŸtığında buÄŸday ekili alanlarda yâda çevresindeki çiçek açmış yabancı otlarda atrapla parazitoit toplanarak plastik poÅŸetlerde laboratuara getirilmiÅŸtir (Åžekil 31) .

  

Şekil 31. Süne yumurta parazitoit kültürünün oluşturulması için buğday ekili alanlardan ve yabancı otlardan parazitoit toplanması Laboratuara getirilen parazitoitler cam tüplere alınmış ve beslenmeleri için tüplerin iç kısmına iğne ile çizgi halinde % 10 su ile seyreltilmiş bal sürülmüştür (Şekil 32).

  

Şekil 32. Süne yumurta parazitoitine Süne yumurtalarının verilmesi ve parazitoitin Süne yumurtalarını parazitlemesi

Elde edilenTrissolcus‘larin tanısı yapılmış ve bunlardan T.semistriatus’lara derin dondurucularda depolanan Süne yumurtaları sunularak 26 ± 1 Cº sıcaklık, % 60 – 65 nemde ve 14 saat ışılanma içeren inkübatörlere alınarak parazitoit kültürü oluÅŸturulmuÅŸtur. Elde edilen parazitoitlerden 1 erkek 2 diÅŸi parazitoit cam tüplere alınarak Süne yumurtası sunulmuÅŸ ve parazitlenmesi saÄŸlanmıştır (Åžekil 32).

  

Şekil 33. Kararmış ve salınmaya hazır Süne yumurta paketleri

Parazitoitlerin beslenmeleri için tüplerin iç kısmına iÄŸne ile çizgi halinde % 10 su ile seyreltilmiÅŸ bal sürülmüştür. ParazitlenmiÅŸ olan yumurta paketleri 26 ºC, % 60 – 65 nem ve 14 saat ışılanma içeren inkübatöre alınmıştır. Yumurta içerisinde parazitoit geliÅŸimi sonucu kararmış olup açılmaya yakın dönemde salım çantacıklarına alınarak salıma hazırlanmıştır (Åžekil 33).

4.4.5. Trissolcus semistriatus’un DoÄŸaya Salınması

Kararmış olup açılmaya 1 – 2 gün kalan yumurta paketleri salım çantacıklarına yerleÅŸtirilerek buz kutusunda salım alanına götürülmüş ve salımları yapılmıştır (Åžekil 34).

  

Şekil 34. Süne yumurta parazitoitlerinin salınması ve salım çantacığı

Salımlar yumurta parazit sürveyinin baÅŸlangıcında yoÄŸunluÄŸu m²’de yaklaşık 1- 2 kışlamış ergin olan buÄŸday tarlalarına dekara 1.000 adet parazitoit olacak ÅŸekilde yapılmıştır.

DoÄŸal koÅŸullarda kışlamış olan Trissolcus’ların atrap ile erken ilkbaharda toplanmasıyla, Adana Zirai Mücadele AraÅŸtırma Enstitüsü Müdürlüğü laboratuarlarında kitle halinde üretilip bunların doÄŸaya destek salımları devam etmektedir. Burada yürütülmüş olan çalışmalar sonucu 2004 yılında yaklaşık 700.000 adet Süne yumurta parazitoiti üretilmiÅŸ ve bunlar Gaziantep, Adıyaman, Konya illerindeki buÄŸday ekili alanlara salınmıştır. Bunu takiben 2005 yılında 3.050.000 adet Süne yumurta parazitoiti üretilerek Tarım ve KöyiÅŸleri Bakanlığının emirleri doÄŸrultusunda 23 ilde salımı yapılmıştır. 2006’da ise, yaklaşık 6.000.000 adet parazitoit üretimi yapılarak uygun alanlara salımı gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. Daha sonra 2007 yılında 10.000.000 adet ve 2008 yılında ise, 10.800.000 adet Süne yumurta parazitoiti üretilerek Türkiye genelinde çeÅŸitli illerde salımları yapılmıştır (Ä°slamoÄŸlu et al. 2008). Laboratuarda kitle üretimi yapılan ve doÄŸaya salınan

T. semistriatus’un etkinliÄŸinin belirlenmesi için yapılan çalışmalarda; salım etkinliklerinin % 9.09-28.57 arasında deÄŸiÅŸtiÄŸi belirlenmiÅŸtir (Ä°slamoÄŸlu et al. 2008).

Kaynaklar

Akkaya A. 1994. Buğday Yetiştiriciliği. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Genel Yayın No:1, Ziraat Fakültesi Yayın No:1, Genel Yayın No:1, Ders Kitapları Yayın No:1.

Anonymous 1995. Zirai Mücadele Teknik Talimatları, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara, Cilt 1, 291 s.

Akıncı A. R., ve Soysal A. 1996. Süne (Eurygaster spp.)’nin Yumurta Parazitoitlerinden Trissolcus grandis Thomson. (Hym., Scelionidae)’nin Kitle Ãœretim Ä°mkanlarının AraÅŸtırılması (Proje No: BKA/05-BM-009 1996 Yılı GeliÅŸme Raporu) Narenciye ve Seracılık AraÅŸtırma Ens. Antalya, 13 s.

Critchley B.R. 1998. Literature review of sunn pest Eurygaster integriceps Put. (Hem.: Scutelleridae). Crop Protection, 17: 271-287.

Ä°slamoÄŸlu M. ve KornoÅŸor S. 2003. Gaziantep - Kilis illerinde kışlak ve buÄŸday tarlalarındaki Süne ergin parazitoitleri (Diptera: Tachinidae) üzerinde araÅŸtırmalar. Bitki Koruma Bülteni, 43 (1–4): 99–110.

Ä°slamoÄŸlu M. ve KornoÅŸor S. 2004. Gaziantep ve Kilis Ä°llerinde hububat alanlarındaki Süne ergin parazitoitleri (Diptera: Tachinidae)’nin Süne (Eurygaster integriceps Put.) (Hemiptera: Scutelleridae) yumurta verimine etkileri üzerinde araÅŸtırmalar. Bitki Koruma Bülteni, 44 (1–4): 1–10.

Ä°slamoÄŸlu M. ve KornoÅŸor S. 2007. KahramanmaraÅŸ ili kışlak ve buÄŸday alanlarında Süne ergin parazitoid (Diptera; Tachinidae) türleri ile parazitleme oranlarının belirlenmesi. Süleyman Demirel Ãœniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 2(2): 53–61.

Ä°slamoÄŸlu M., KornoÅŸor S. ve Tarla Åž. 2008. Süne yumurta parazitoidi Trissolcus semistriatus (Hymenoptera: Scelionidae)’un kitle üretimi ve salım alanlarında etkinliÄŸinin belirlenmesi. Ãœlkesel Tahıl Semp., 2-5 Haziran 2008, Konya, 921–931.

İslamoğlu, M. ve Kornoşor S. 2010. Adıyaman Nemrut Kışlağında Farklı Kışlak Bitkilerinde Süne (Eurygaster integriceps Put.) Yoğunluğunun Parker Metoduna Göre Belirlenmesi. Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi. Yıl: 2010 Cilt: 23:1.

Kıvan M. 1996. TekirdaÄŸ ilinde Eurygaster integriceps Put. (Heterotera, Scutellerdae)’in endoparazitleri ve etkinlikleri üzerinde araÅŸtırmalar. Türkiye Entomoloji Dergisi, 20 (3): 211–216.

Koçak E. ve Kılınçer N. 2001. Türkiye Süne (Eurygaster spp.) (Het.:Scutelleridae)] yumurta parazitoidi Trissolcus (Hym.:Scelionidae) türleri. Bitki Koruma Bülteni, 41 (3–4) : 167-181.

Koçak E. 2007. Egg parasitoids of Sunn pest in Turkey: A Review. Sunn Pest Management, A Decade of Progress, 1994–2004. Eds.:B. L. Parker, M. Skinner, M. E. Bouhssini and S. G. Kumari, s. 225–235.

Koçak E., Çetin G. ve HantaÅŸ C. 2007. Güney Marmara illeri hububat alanlarındaki Süne (Eurygaster spp., Heteroptera, Scutelleridae) türleri ve mücadele durumu. UludaÄŸ Ãœniv. Ziraat Fakültesi Dergisi, 21 (1): 43–50.

Koçak E. 2008. Türkiye’de Süne Mücadelesinde 80 Yıl (1928 – 2007). Ãœlkesel

Tahıl Sempozyumu. 2–5 Haziran 2008, Konya. 354–360

Lodos N. 1961. Türkiye, Irak, Ä°ran ve Suriye’de Süne (Erygaster integriceps Put.) problemi üzerine araÅŸtırmalar. Ege Ãœniversitesi, Ziraat Fakültesi Yayınları, Ege Ãœniversitesi Matbaası, No: 51, 115 s.

Lodos N. 1986. Türkiye Entomolojisi-II (Genel Uygulamalı ve Faunistik).

Ege Üniversitesi Bitki Koruma Bölümü, Ege Üniv. Matbaası, İzmir, 580 s.

Melan K. 2005. Süne ve Mücadelesi. Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (Tagem), Ankara, 18 s.

Melan K. 2008. Süne ve ülkesel Süne projesi. Ãœlkesel Tahıl Sempozyumu, 2–5 Haziran 2008, Konya. 346–353

MemiÅŸoÄŸlu H. ve Özer M. 1994. Ankara ilinde Avrupa Sünesi (Eurygaster maura L., Hemiptera: Scutelleridae)’nin doÄŸal düşmanları ve etkinlikleri. Türkiye 3. Biyolojik Müc. Kongresi, 25–28 Ocak 1994,

Ä°zmir. 175–186.

Örün H. 1998. Türkiye’de Süne mücadelesinin genel durumu, dünü ve bugünü.

Entegre Süne Mücadelesi I. Workshop raporu. Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü, Ankara, 165 s.

Özbek H. ve Hayat R. 2003. Tahıl, Sebze, Yem ve Endüstri Bitki Zararlıları.

Atatürk Üniversitesi Yayın No: 930, Ziraat Fakültesi Yayınları No. 340, Ders Kitapları Serisi No: 87. Erzurum 320 s.

Parker L.P., Skinner M., Stewart J., Bouhssini M. ve Reid W. 2003. IPM Training Manuel Sunn Pest. Icarda and Vermont University, 69 p.

Rosca I., Popov C., Barbulescu A., Vonica I.and Fabritius K. 1996. The role of natural parasitoids in limiting the level of Sunn pest populations. In Sunn pests and their control in the Near East. Food and Agriculture Organization of the United Nations, Rome. Italy. FAO, PPP Paper, 138: 35-46.

Safavi M. 1968. Etude biologique et ecologique des Hymenopteres parasites des eufs des punasies des cereals. Entomophaga, 13 (5): 381– 495.

ÅžimÅŸek Z. 1986. GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesinde Süne (Eurygaster integriceps Put.) ile yumurta parazitoiti (Trissolcus semistriatus Nees) arasındaki bazı iliÅŸkiler üzerinde araÅŸtırmalar. Türkiye I. Biyolojik Mücadele Kongresi Bildirileri, Adana 342–354.

ÅžimÅŸek Z. ve YaÅŸar Akıncı N. 1986. GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesinde Süne yumurta parazitoitlerinin (Trissolcus spp.) etkinliÄŸi üzerinde rol oynayan faktörler. Türkiye I. Biyolojik Müc. Kongresi Bildirileri, Adana 330–341.

ÅžimÅŸek Z. ve YaÅŸar Akıncı N. 1990. GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesinde Süne yumurta parazitoitlerinin (Trissolcus spp.)’nin biyo-ekolojisi. Uluslararası Biyolojik Mücadele Sempozyumu, 27–30 Kasım 1989, Antalya, 79–84.

ÅžimÅŸek N., Güllü M. ve M. YaÅŸarbaÅŸ 1994. Akdeniz Bölgesinde Süne (Eurygaster integriceps Put.)’nin doÄŸal düşmanları ve etkinlikleri üzerinde araÅŸtırmalar. Türkiye III. Biyolojik Mücadele Kongresi Bildirileri. 25- 28 Ocak 1994, Ä°zmir. 155–164

ÅžimÅŸek Z., ÅžimÅŸek N., Özkan M., Derin A. ve M. Güllü 1996. Türkiye’de Süne (Eurygaster spp.)’ye karşı uygulanan kimyasal mücadelenin geliÅŸimi ile Süne ve Kımıl (Aelia spp.) mücadelesinde izlenmesi gereken stratejiler. II. Ulusal Zir. Müc. Ä°laçları Simpozyumu, 18–20 Kasım, Ankara, 101–113.

Tarla Åž. ve KornoÅŸor S. 2003. Süne yumurta parazitoiti Trissolcus semistriatus Nees (Hymenoptera: Scelionidae)’un Süne’nin biyolojik mücadelesinde salımı ve etkinliÄŸinin deÄŸerlendirilmesi. Çukurova Ãœniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 18 (3): 69–78.

Tarla Ş. ve Doğanlar M. 1999. Hatay ve çevresinde Süne, Eurygaster integriceps Put. (Het.: Scutelleridae) yumurta parazitoidleri, bunlara alternatif konukçu olan pentatomid türleri ve bu türlerin konukçu bitkileri. Türkiye 4. Biyolojik Mücadele Kong. Bildirileri, 26-29 Ocak 1999, Adana, 97-106.

Tarla G., Poinar G.J. and Tarla Åž. 2011. Hexamermis eurygasteri (Mermithidae: Nematoda) parasitizing the Sunn pest, Eurygaster integriceps Put. (Hemiptera: Scutelleridae) in Turkey. Systematic Parasitology 79:195- 200.

TÜİK., 2011. Türkiye İstatistik Kurumu. (Web sayfası: http://www.tuik.gov.tr), (Erişim tarihi: Eylül 2011).

Zwölfer W. 1942. Süne’nin (Eurygaster integriceps Put.) Epidemiyolojisi Bakımından Tetkik ve Kendisinin Muhit Hayatı Faktörlere Karşı Olan Münasebetleri, Ziraat Vekaleti NeÅŸriyatı, Sayı: 543, Nebat Hastalıkları Serisi: 1, Ankara, 66 s.

Facebook'ta Yayınla>
Soru / Yorum Eklemek İçin Tıklayınız
..:: Sorular / Yorumlar ::..
Henüz yorum eklenmemiştir. Yorum Eklemek için Tıklayınız.
Ne? nedir? Nasıldır? Nasıl yapılır? Ne zaman yapılır?
Copyright - Tarım Kütüphanesi - 2007