Beyşehir’in geçim kaynağı,
Ova’nın can damarı
Beyşehir Gölü
Yazı ve Fotoğraf
M.Yavuz Çolak
Veteriner Sağ. Tek.

“Gün batarken güneş soyunup, mavi gölde yıkanır. Eğer gün batışını Beyşehir’den izliyorsanız karşnızda, Anamas Ormanlarında yangın çıkmış, gölü tutuşturmuş da göl yanıyor sanırsınız. Göl suları kızılın yüzlerce ışıltısıyla rengarenk kesilmiştir. Bu nedenledir ki, Beyşehir Gölü Grubu, renk ve batış süresi yönlerinden dünyada birinci derecede gruplardan sayılmaktadır. Grubu, Beyşehir’den seyretmeye ne dersiniz?

“Beyşehir Turizm Rehberi” kiapçığından aktardığım bir kesitle Allah’ın bir lütfu Beyşehir Gölü’nden eşsiz güzelliğini vurgulamak istedim. Şiirlere, türkülere, kartpostallara konu olan, şair, ressam yada fotoğraf sanatçılarına ilham kaynağı Beyşehir Gölü’müz, gazetemizin bu sayısının konuğu olacak.

10 bin yıllık bir kültür mirasına sahip olan, Selçuklular döneminin ikinci başkenti Beyşehir İlçemiz, Anadolu Beylikleri döneminde Eşrefoğulları, Hamitoğulları ve Karamanoğulları Beylikleri dönemlerine damgasını vurmuş ve yaşadığı her devrin izlerini yansıtan tarihi eserleriyle günümüzün en büyük açkhava müzesi konumunda bir yerleşim alanıdır. Geçmiş yıllarda gazetemizin “İlçelerimiz” serisinde Beyşehir İlçemizin tanıtımı yapılmış, geniş bir şekilde okuyucularımıza sunulmuş olduğundan, biz sadece geçmişten günümüze Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü, dünyanın da üçüncü büyük tatlısu gölü olan Beyşehir Gölü’müzü ayrı değerlendirmek istiyoruz.

Beyşehir Gölü’müzle ilgili yazılan tanıtım, makale yada haber amaçlı yazılarda güneşin doğarken göle ve Anamaslara gülümsediğini, batarken de hüzünlendiğinden söz edilirken sanırım Beyşehir ve yöresini bilenler, görenler hayal aleminde farklı duygulara sürüklenmektedir. Hayatımda ilk gezimi, yatılı meslek lisesinde okurken 1976 yılında, okul arkadaşlarımla Beyşehir’e düzenlenen gezi proğramında yapmıştım. Beyşehir’deki tarihi eserleri gezmiş, gölün güney kıyılarında adını hatırlamadığım plajında, pırıl pırıl sularında yüzmüş, bugün Akdeniz kıyısında bile zor rastlanan ince kumlarında unutulmaz bir tatil anısı yaşamıştık.

Anamas Dergisinde olsa gerek, okuduğum bir yazıda; “İçilebilir kalitede tatlı su kaynağı olan dünyadaki ender göllerden biri” olduğundan bahsedilerek göldeki son yıllardaki kirlenme ve olumsuzluklara dikkat çekilen bir yazıydı yanlış hatırlamıyorsam. Yani hiç bir arıtma işlemine tabi tutulmadan içilebilen göl suyu düşünebiliyormusunuz. Tabi bu içinde 9 çeşit balığın cirit attığı, yüzlerce hatta binlerce tekne veya kayığın yağını, yakıt artıklarını göle boşaltmadığı, Kızkalesi’nde 210 çeşit kuşun barındığı dönemler olsa gerek. Bugün su seviyesi bazı yıllarda çok tehlikeli seviyelere düşmüş, aşırı otlanma ve yosunlanma meydana gelmiş, çok çeşitli nedenlerle oldukça kirlenmiş, aşırı avlanma neticesi kapasitesi çok düşmüş, ancak bütün bu olumsuzluklara direnen; herkesin, hepimizin birşeyler aldığı, fakat karşılığında hiçbirşey veremediği Beyşehir Gölü’müz. Televizyonlarımızda ilgi ile izlediğimiz belgesel proğramlarında özellikle gelişmiş ülkelerde böyle kaynakların çok iyi korunup muhafaza edildiğini hep hayranlıkla izleriz. Acı ama gerçektir. Bizde durum biraz farklı, nedense gelecek nesilleri pek düşünmeyiz, hep günübirlik düşünür, günübirlik yaşarız. Uzun vadeli ve sağlıklı planlamalar yapamadığımız için doğal kaynaklarımız göz göre göre tedbirler almazsak yok olmaya doğru gidiyor.

Beyşehir Gölü ile ilgili araştırma çalışmaları için 20 Ağustos’ta görev arkadaşlarımla beyşehir İlçemize gittik. Resim çekmek, bilgi almak ve döküman toplamak için önce İlçe Tarım Müdürlüğüne, ardından Belediye Başkanlığı, Anamas Kültür ve Sanat Dergisi Merkezini, Beyşehir Su Ürünleri Kooperatif Merkezini ve Bey-su Su Ürünleri işleme tesislerini ziyaret ettik. Göl kıyısında incelemeler yaptık. Geçen yıl da Kontrol Şube Müdürümüz Vasfi Dolak’la beraber İlçe Müdürlüğüne ait motorlu tekne ile Beyşehir’den başlayarak Tolca’ya kadar kıyıdaki köy ve kasabaları da ziyaret ederek, balıkçılarla röportajlar yaparak kamera ve fotoğraf çekimlerini gerçekleştirmiştik. Geçtiğimiz yıl kuraklığın da etkisiyle en düşük su seviyelerini yaşayan gölde ekolojik dengeleri bozacak birçok olumsuzluklar yaşamış, ancak bu yıl bereketli yağışların da etkisiyle doluluk seviyeleri %80’ler düzeyine kadar çıkmış ve sevindirici gelişmeler yaşanmış.

Beyşehir Gölü’müzü bir de rakamsal değerler ve istatistik verilerle bilgilerinize sunmak gerekirse; 653 kilometrekarelik yüzölçümü ile Van ve Tuz Gölü’nden sonra ülkemizin üçüncü, tatlı su gölleri içinde ülkemizde birinci, dünyada üçüncü büyük olma özelliği ile haklı bir gurur kaynağımız olmuştur. Gölün geniş bir alana yayılmış olması, geniş bir kıyı şeridi oluşturmakta, ortalama derinlik 5-6 metre seviyelerinde olup, en derin noktaları 10 metre dolayındadır. Maksimum su hacmi 5,5 milyar metreküp olup, yıllık yağışlarla göle su girişi 600-700 milyon metreküp olmasına karşılık, Çarşamba Kanalı, Şarkikaraağaç, Kurucuova ve Yenişarbademli pompaj istasyonlarından yılda 1 milyar metreküp su alınarak tarımda kullanılmaktadır. önümüzdeki dönemlerde devreye girecek olan Kıreli Sulama sistemi de bu rakamlara ilave edildiğinde gölün su seviyesinin aleyhine gelişmeler neredeyse %50’ye ulaşacak. Gerek su ürünleri potansiyeli ve gerekse tarım ürünleri ile ilgili üretim potansiyeli göz önüne alınırsa; Beyşehir Gölü’müzün GSMH’ya katkısını iyi hesaplamak, iyi anlamak gerekir. Göle hem su girişi kaynaklarını çoğaltmak, su seviyesini en uygun kot seviyesinde dengelemek için yeni plan ve projeler üretmek, hem su ürünleri ve hem de tarımsal üretimde Beyşehir Gölü’nden maksimum düzeyde faydalanmak, ayrıca ekolojik yapıyı da bozmadan Beyşehir Gölü’müzü yaşatmak en başta yöre insanımızın, sonra topyekün devlet ve milletimizin boyun borcu ve vebalidir. Bütün bunları yapacak teknik düzeyde bilgi birikimine sahip hem insan kaynaklarımız hem de araştırma- geliştirme kuruluşlarımızın var olduğunu biliyoruz. Amaç, göl dengelerini bozmadan sürdürülebilir tarım ve su ürünleri avcılığına kaynak olma özelliğini muhafaza etmek olmalıdır.

Bugün Beyşehir Gölü’müze il olarak Konya ve Isparta, ilçe olarak Beyşehir, Hüyük, Şarkikaraağaç ve Yenişarbademli ile beraber 22 köy ve kasaba sınır teşkil ederek müdahil olmakta, Beyşehir, Gölyaka, Tolca ve Gedikli (Isparta bölgesi) su ürünleri kooperatifi olmak üzere 4 kooperatife üye yaklaşık 1300 teknede ortalama 2 avcı hesabıyla 2500-3000 avcı gölde günlük su ürünleri avcılığı yapmaktadır. Yörede 20 civarında su ürünleri işleme tesisleri mevcut. Su ürünlerinin büyük bölümünü yurtdışına ihraç etmekte ve ülkeye döviz kazandırmaktadır. Gölde bugün irili ufaklı 33 tane ada mevcut. Bu adalardan içlerinde yerleşim alanı olarak kullanılan, tarımsal üretim yapılanları var. Manyas Kuş Cenneti’nden sonra ikinci kuş cenneti denilen Kızkalesi, üzerinde köy kurulu en büyük ada olan Mada Adası, dünyaca ünlü mağaraları ile Hacıakif Adası, hilal şeklindeki kırmızı kumsalı ile ve turizm yönünden gözde İğdeli Ada bunlardan bazılarıdır. Ayrıca Selçuklular döneminde II. Aleaddin Keykubat’ın yaptırdığı Gölyaka Tol yöresindeki Kubadabat Sarayı’nın kalıntılarının bulunduğu Yalıkent, göle ve yöreye geçmişten günümüze ayrı bir özellik katmaktadır. Selçuklu sultanlarının yaz aylarında başkent olarak kullandıkları Kubadabat Sarayı kalıntılarından anlaşılıyorki Beşehir yöresi güzelliği ile Selçukname’nin yazarı İbn-i Bibi’nin tabiriyle “Cennetin bekçisini bile kıskandıracak” kadar muhteşemmiş. Nedendir bilinmez, Beyşehir ve yöresi turizm hamlesini bir türlü özlenen düzeye çıkaramamış. Aslında turizme patlama yaptıracak düzeyde eserlerle dolu, tabiatın bütün güzelliklerini sunarken cömert davrandığı bir göller yöresi. İnşaallah ilerde turizm açısından gerekli çalışmalar yapılarak altyapısı kurulmuş bu beylikler şehrimizi hem dünya tanır, hemde sektörden hakettiği payı alır.

Gölde ekonomik değeri yüksek su ürünleri ile ilgili araştırma çalışmalarımızı, Beyşehir Gölü’nün İlimiz tarımsal üretimine katkısı ve önemi, su ürünlerinin pazarlanması, işlenmesi ile ilgili çalışmalarımızı ve değerlendirmelerimizi ayrı bir başlık altında gazetemizin gelecek sayısında okuyucularımıza sunacağız.

Beyşehir İlçemizde yaptığımız araştırma çalışmalarımızda tesbit ettiğimiz bilgilerin temininde ilgili kuruluşlara yaptığımız ziyaretlerde yardımcı olan İlçe Müdürü Sayın Osman Yıldırım ile Tekniker Süleyman Çakıcı’ya teşekkürlerimizi iletirken, yıllarını Beyşehir ve Beyşehir Gölü’ndeki çalışmalara adayanlar olarak gelecek sayımızda görüşlerini ve değerlendirmelerini sayfamıza taşıyacağız.

Beyşehir Gölü’müz için yazmak, çizmek, konuşmak, övmek, yermek, konu bulmak çok kolay, çünkü sorunu çok, ürünü çok, karışanı çok, karıştıranı çok. Ama unutulmasın Beyşehir Gölü bir tane ve başka Beyşehir Gölü yok.

Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle...

Facebook'ta Yayınla>
Soru / Yorum Eklemek İçin Tıklayınız
..:: Sorular / Yorumlar ::..
Henüz yorum eklenmemiştir. Yorum Eklemek için Tıklayınız.
Ne? nedir? Nasıldır? Nasıl yapılır? Ne zaman yapılır?
Copyright - Tarım Kütüphanesi - 2007