ANIZ YANGINLARI VE NEDENLERİ?

1.ANIZ YANGINLARI VE NEDENLERİ?

Buğday ve arpa gibi tahıllar hasat edildikten sonra, tarlada geriye kalan köklü saplara veya sürülmemiş tarlaya anız denilmektedir. Ayrıca hububat hasadı yapıldıktan sonra tarla yüzeyinde anıza ilave olarak, biçerdöverin arkasında bıraktığı sap samandan oluşan namlular da bulunmaktadır.

Resim 1. Anız yangını.

Anız yangınları, nadiren rast gele atılan sigara izmaritinden çıkmaktadır. Maalesef çoğu kez anızlar, resmi makamlarca yakılması yasaklanmasına rağmen, konunun önemini yeterince bilmeyen bazı kişiler tarafından; ikinci ürün ekmek, üst üste tahıl ekilişinde daha kolay sürüm yapmak gibi bahanelerle gizlice yakılmakta, yaktırılmakta ve daha sonra çoban yaktı veya sigara izmaritinden çıktı denilmektedir.

Gerçekte bilinçli olan çobanlar, anızların hayvanlarına çok kıymetli yem ve otlak oluşturduğunu bilmekte ve anız yakılmasına kesinlikle karşıdırlar. Anızların önemini bilen çiftçiler de, bitki artıklarının sürümle toprak altına karıştırılmasının, organik madde sağlamada çok gerekli bir işlem olduğunu bilirler ve yakılmasını istemezler.

2. ANIZ YAKMANIN TOPRAK ÜZERİNDE OLUŞTURDUĞU ZARARLAR NELERDİR?

a) Anız yangınlarının toprak içerisindeki faydalı canlıları ve organik maddeyi yakması:

Anızlar yakıldığında, tarla toprağı yüzeyinde 252o C’yi bulan yakıcı bir sıcaklık oluşmaktadır. Bu yüksek sıcaklık toprağın üst katmanlarındaki kil gibi toprak parçacıklarını pişirmekte, topraktaki birçok faydalı mikroorganizma ve solucan gibi küçük canlıları yakarak öldürmektedir.

Anız yakılması sonucu oluşan yüksek sıcaklık: toprağın üst tabakasındaki organik maddeyi de yakmakta,  bazı mikro elementleri bitkilerin faydalanamayacağı forma dönüştürmekte ve bu gibi tarlalarda yetişen ürünlerde makro ve mikro besin maddesi noksanlıkları görülmektedir.

Resim 2. Anızın yakılması.

b) Toprakta bitkilere yarayışlı besin maddelerinin azalması, verimin düşmesi:

Kurak bölge tarlalarında anız yakılması ile tarım topraklarında organik madde hızla azalmaktadır. Anızı yakılan tarlalara ekilen: ayçiçeği, buğday, patates, mısır, pamuk, şeker pancarı, kavun karpuz gibi bitkilerde yetişme döneminde azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, kükürt, molibden, bor, demir gibi bitki besin maddesi noksanlığı çok sık olarak görülmektedir. Bitkiler normallerine göre daha kısa, sarı ve cılız kalmakta, kolayca hastalıklarına yakalanmakta ve verimleri çok düşmektedir.

c) Toprağın su tutma kapasitesinin düşmesi:

Anız yakılması sonucu toprağın bünyesindeki organik maddenin azalması sonucu su tutma kapasitesi ve havalanma özellikleri olumsuz etkilenmektedir. Anızları sürekli yakılan tarım topraklarında organik madde oranı %1'in altındadır. Bu gibi organik madde oranı düşük tarlalarda, tohum yatağı hazırlığında, topraktaki tav (rutubet) yetersizliği problemleri olmakta, ekilen bitkilerin çıkışlarında büyük noksanlıklar görülmekte ve yeknesak bir gelişme olmamaktadır.

d) Tarla topraklarında su ve rüzgâr erozyonunun artması:

Anız yangınları, tarla yüzeyini bitki örtüsüz bırakacağından, toprağın doğrudan yağmur damlalarına ve rüzgâra açık hale getirmektedir. Çok değerli tarım topraklarının en değerli üst katmanları su ve rüzgâr erozyonu sonucu taşınarak yok olmaktadır.

Bazen şiddetli yağışlarla, çoğunlukla anızı yakılan bitki örtüsüz çıplak arazilerden gelen kuvvetli seller; kara yollarını, göletleri, barajları, hatta yerleşim yerlerini çamur ile doldurmakta, önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır.

e) Orman yangınları, ekolojik dengenin bozulması ve tatlı su kaynaklarının azalması:

Orman içerisinde veya yakınında bulunan tarlalarda anızların yakılması ise çok daha büyük felaketlere neden olmaktadır. Anız yakma sonucu oluşan büyük orman yangınları, insanlık için temiz hava ve doğal zenginlik açısından son derece değerli olan; ağaçları, kuşları, arıları, böcekleri yakmakta ve ekolojik dengeyi hızla bozarak su kaynaklarını da kurutmaktadır.

Yakın tarihimizde, Çanakkale'nin Gelibolu yarım adasında anız yakmaya bağlı olarak gelişen ve çok büyük bir alanda ormanlarımızın yok olmasına neden olan, en büyük orman yangınını ulusça hiç bir zaman unutmamalıyız.

f) Trafik kazaları ve telefon direklerinin yanması:

Kara yolu kenarlarındaki anızların yakılması sonucu, büyük duman bulutları oluşabilmekte ve trafikteki taşıtların görüşünü beklenmedik anda engelleyerek ciddi trafik kazalarına neden olmaktadır.

Yine anız yangınları sonucu telefon direkleri yanmakta ve çok önemli maddi kayıplara neden olmaktadır.

3. ANIZ YAKMANIN BİYOLOJİK MÜCADELE ÜZERİNE YAPTIĞI OLUMSUZ ETKİLER NELERDİR?

Biyolojik mücadelede faydalı olan birçok faydalı böcek; tarla sınırlarında, yol kenarlarında, akarsu boylarında bulunan ağaçlık ve çalılıklarda yaşama olanağı bulmaktadır.

Bu faydalı böceklerden biri olan yumurta paraziotidi (Trissolcus spp.), buğday ürününün kalitesini önemli oranda düşüren süne zararlısının, ilkbaharda buğday yaprakları üzerine paketler halinde bıraktığı yumurtalarının içerisine kendi yumurtalarını bırakarak, “süne böceğini daha yumurta döneminde iken öldürmektedir”.

Biyolojik mücadele sayesinde; milyonlarca dolarlık ilaç, araç, işçilik tasarrufu ile hububat ürününün kalitesi de korunmaktadır. Anız yangınları sonucu, bu çalılık ve ağaççıkların yanması ile biyolojik mücadelede zararlıların yumurtalarıyla beslenen çok faydalı canlıların yanında yaprak bitleriyle beslenen uğur böceği ve zararlı tarla farelerini yiyen yılanlar gibi birçok faydalı canlı da zarar görmektedir.

Sonuç olarak; anız yangınları biyolojik mücadelede büyük önem taşıyan faydalı canlı ve böcek türlerinin yok olmasına neden olmaktadır.

Resim 3. Biyolojik mücadelede kültür bitkilerine zararlı olan “afitleri ” yiyen “uğur böceği”.

Anız Yakma ile Oluşan Yangınlardan Olumsuz Etkilenen Başlıca Faydalı Canlılar:

Anız yangınlarından olumsuz etkilenen biyolojik mücadelede faydalı canlılar şunlardır:

Zararlı böcekleri yiyen avcı böcekler (Predatörler): Uğur böceği, örümcekler ve peygamberdevesi ile unlu bit, beyazsinek ve kırmızı örümcekleri yiyen avcı böceklerdir.

Zararlı böceklerin yumurtasına zarar verenler (Parazitoidler): Süne, yaprak biti, yıldız koşnili, beyazsinek ve kırmızı kabuklu bit zararlılarının yumurtalarını parazitleyerek daha yumurta halinde iken öldüren faydalı canlı türleridir.

Resim 4. Biyolojik Mücadelede hububat ekili alanlarda süne zararlısının yumurtalarına kendi yumurtalarını bırakarak sünenin çoğalmasını engelleyen yumurta paraziotidi. (Trissolcus spp.)

Zararlı böcekleri hastalandırarak öldüren bakteriler (patojenler): Süne, hortumlu böcek, yaprak bitleri ve ekin kurdu gibi bazı zararlı larvalarını hastalandırarak öldüren bakterilerdir.

4. SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM AÇISINDAN ANIZLARIN TOPRAĞA FAYDALARI:

a) Toprakta organik madde oranının artması:

Anızlar, yakılmayıp uygun bir toprak işleme aleti ile sürülüp organik madde kaynağı olarak tekrar geri toprağa verilmelidir. Anızların sürülmesi tav uygunsa gölge tavı denilen hasattan hemen sonra, uygun değilse yağmur yağdıktan sonra Sonbaharda yapılabilir. Anızların sürülmesinde toprağı devirerek işleyen pullukların ayarlı olmasına ve anızları tamamen toprağın altına gömülmesine dikkat edilmelidir. Anızların işlenmesinde ön gövdecikli veya kulağı uzatılmış ilave kulaklı pulluklar kullanılmasında fayda vardır.

Anızlı toprağın 20-25cm arası derinlikte işlenmesi, anızların organik maddeye dönüşebileceği derinliğe gömülmesini sağlamada yeterlidir. Anızların uygun derinlikte sürümüyle, bitki artıklarının tekrar toprağa kazandırılması ile organik maddeye doğal dönüşüm sağlanır ve sürdürülebilir tarım bakımından tarım topraklarının verimliliği korunmuş olmaktadır.

b) Organik maddenin toprak içerisinde sünger görevi görmesi:

Tarımda verimliğinin sürdürülmesinde ve toprakta çok gerekli olan rutubetin muhafazasında organik madde, sünger görevi görmektedir.

c) Toprakta besin maddelerinin ve erozyona karşı direncin artması:

Organik madde, rutubetin yanında bitkiler için çok gerekli olan besin maddelerini de depolamakta ve toprak zerrelerini bir birine harç gibi yapıştırarak su ve rüzgâr erozyonunu da önlemektedir.

d) Kurak dönemde bitkilere ekonomik olarak faydalı su sağlaması:

Organik  madde,  kış  döneminde  düşen  yağışların  sağladığı suyu sünger gibi emerek depoladığından; tarlaya ekilen ürünün çıkışından olumuna kadar olan dönemde, bitkinin ihtiyaç duyduğu suyu ekonomik olarak sağlamaktadır.

5. ANIZLI TOPRAK İŞLEMENİN öNEMİ:

a) Tarım topraklarının verimliğinin korunması:

Anızların, soklu pulluk gibi uygun aletlerle tarla toprağına karıştırılmasına anızlı toprak işleme denir. Anızlı toprak işleme, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesini düzenlemek amacıyla; toprağın organik madde oranını korumak, su tutma kapasitesini artırmak ve verimliliğini sürdürmek için yapılmaktadır.

Anızlı toprak işlemede, tarla toprağı anız sapları ile bir malç oluşturduğundan, yağışlı dönemlerde düşen suyun toprak içersine girmesini ve tutulmasını sağlayarak oluşacak rutubetli ortam; sap artıklarının mikroorganizmalar tarafından parçalanarak organik maddeye ve bitki besin maddelerine dönüşmesini sağlamaktadır. Anızlardan oluşan bu organik madde, aynı bir sünger gibi, toprağın içersinde bitkiler için gerekli suyu ve besin maddelerini depolar.

b) Kurak koşullarda tarla toprağının bitkiler için gerekli rutubeti depolaması:

Zamanında iyi işlenmiş anızlı topraklar, kurak mevsimlerde bünyelerindeki zengin organik maddeye bağlı olarak rutubeti korur ve üzerinde yetişen bitkilere gerekli suyu sağlayarak verim kayıplarını önemli oranda önler. Anızların her yıl yakıldığı tarım alanlarında ise organik madde kaybı olduğundan, yavaş yavaş geçen yıllar içersinde toprak zerrelerini birbirine bağlayan doku ile su tutma kapasitesi zayıflar, verim düşer, rüzgâr ve su erozyonu olur, çoraklaşma başlar.

Resim 5. Hububat anızını tamamen toprağın altına gömen toprak işleme aleti.

Resim 6. Zararlıları yiyen faydalı böcek.

6. SONUÇ:

Hububat anızlarını yakmayarak, tarımsal zararlı böcekleri yiyen, yumurtalarına zarar veren ve onları hastalandıran doğal biyolojik mücadele ajanları korunmalıdır.

Sürdürülebilir bir tarımsal üretim için mutlak gerekli olan, tarla topraklarımızın verimliğinin korunması kesinlikle anız yakma alışkanlığının bırakılmasına bağlıdır.

Ülkemiz topraklarının, şimdiki ve gelecekteki nesilleri doyuracak ürünü vermesi ve onlara güzel yeşil bir çevre, doğa bırakılması bu olumlu düşüncenin herkesçe benimsenmesine bağlıdır.

Üreticiler ve ilgililer, hububat hasadının biçerdöver operatörlerince olabildiğince alçaktan (10–15 cm) yapılmasını denetlemeli, anızları gölge tavında veya sonbahar yağışlarından sonra ayarlı uygun bir soklu pullukla sürüp toprağın altına karıştırmalıdırlar.

Anız yakılması ve anızlı toprak işleme konularında çiftçilerimiz daha geniş teknik bilgiyi kendilerine en yakın Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Ziraat Fakültesi, Tarım il ve İlçe Müdürlüklerinden alabilirler.

Facebook'ta Yayınla>
Soru / Yorum Eklemek İçin Tıklayınız
..:: Sorular / Yorumlar ::..
Yazan : fevzi tetik
Yazılış Tarihi : 16.03.2011
  Hububat anızının sathi sürülerek bozulması:
toprak verimliligini muhafaza etmek için alinacak tedbirlerin en mühimlerinden biri hububat anizlarinin sathice sürülmesidir. bu hakikati her çiftçi bilmelidir. kisaca gölge tavi ile toprak bakterileri korunur bu bakteriler tavi artirmak için gereklidir.bu bakterilerin muhafazasi için aniz ekinin biçildigi gün aniz 5-7 cm.derinlikte sürülmelidir.aniz daha derin sürülürse yabanci ot tohumlari derinlere sürüklenirler ve derhal intas etmezler .büyük kismi gelecek baharda tarlada yeni mahsul yetisirken intas edip sürerler. bu da yeni mahsulün verimini düsürür.ISLAK HAVADA ASLA ANIZ BOZULMAMALIDIR! EGER ANIZ BIR VEYA IKI GÜNDE BOZULMAZSA HUBUBAT EKINI ALTINDA TESEKKÜL ETMIS BULUNAN GÖLGE TAVI KAYBOLUR. Bu durum TOPRAK verimliligine menfi etkisi çok fazla olacaktir.
Cevap vermek için tıklayınız...
Cevaplama Tarihi : 2.03.2015 21:21:32 
Cevaplayan : Hasan ASLAN 
Değerli okurlarımız, bende Sorku' luyum ve aynı zamanda Orman teşkilatında Orman Mühendisi olarak çalışıyorum. Sorunuzun cevabı olarak evet Sorkun' da ve tüm Türkiye'de ormanlarımızda meydana gelen tüm değişiklikler tarafımızdan anında gözlemlenir, incelenir, teşhis ve tedaviye yönelik çalışmalar yapılır. Bu konuda içiniz rahat olsun, gerekli mücadele yöntemi belirlenir ve her yıl uygulanır bu çalışmalardan çoğu zaman halkın haberi olmaz. Köyümüzde bulunan ve sizin ladin dediğiniz yerelde pür diye tabir edilen ağaç türümüz toros göknarı(Abies cilicica)'dır. 2010 lu yıllarda toroslarda meydana gelen su açığından kaynaklı kurumalar olup, kurumalar primer olarak su açığından kaynaklı sekonder olarak böcek arızları olmuştur. ancak 2015 için söz konusu kurumalar neredeyse yok denecek kadar azalmıştır. Bu konuda çok detaylı araştırmalar yapılmış, tedbiren değişik uygulamalar yapılmıştır, sonuç olarak sizlerin sahipsiz sandığınız dağın taşın her bir karışı tarafımızdan hergün incelenmektedir içiniz rahat olsun. Saygılarımla
------------------------

Soru veya Yorum Eklemek için Tıklayınız



Bu konuyla ilgili tüm soru ve yorumlar girmek için tıklayınız.



Ne? nedir? Nasıldır? Nasıl yapılır? Ne zaman yapılır?
Copyright - Tarım Kütüphanesi - 2007