Nasırlı ellerle, alın terinin harman olduğu belde…
Burunsuz Kasabası

Okuyucularımıza bu sayımızda Hüyük İlçemize bağlı Burunsuz Kasabamızda; duyduklarımızı, gördüklerimizi, yaşadıklarımızı aktarmaya çalışacağız.

Belediye Başkanı Sayın Ali Acar’dan aldığımız davet üzerine 21 Mayıs günü Burunsuz’a hareket ettik. İlkbaharın bütün güzelliklerini sergilediği bu yılda, yol güzergahımızdaki eşsiz manzaralar içinde yol alırken, ekili alanlarımızdaki başağa davranmış arpalar, boy vermeye başlamış buğdaylar, bakımlı meyve bahçeleri ve bağlar ile kekik kokan yeşyeşil meralar; eskilerin o anlatmakla bitiremediği 1963 yılı bereketinin kapıda olduğunu müjdeler gibiydi sanki...

Burunsuz’a vasıl olduğumuzda Belediye Başkanı ile Tarımsal Kalkınma kooperatifi Başkanı bizi karşılayıp, çalışmalarımıza refakat ederek yardımcı oldular. Kasabanın içinde, tarım arazilerinde, bağ- bahçe tesislerinde ve fotoğraf çalışmalarımızda bize gerçekten çok yardımcı oldular. İlginiç bir kuruluş öyküsü olan beldede 9 yıl görev yapmış emekli öğretmen Yılmaz Karaöz hocamdan da çalışmalarımızda yararlandık. Çilekeş insanlarımızın yaşadığı belde 1998 yılında Kasaba olma hakkını elde etmiş, ilimize 95 km. uzaklıkta Hüyük İlçesine 7 km mesafede, kış aylarında 2500 ve üzeri nüfusun yaşadığı, ancak yaz aylarında göç nedeniyle neredeyse 500 kişiye düşen bir nüfus yoğunluğuna sahip, sırtını Sultan Dağlarının güney yamacına dayamış, Beyşehir Gölüne uzaktan bakan şirin bir Anadolu Beldesi. Sultan Dağlarının kuzeyden bir hilal gibi saran uzantılarının önündeki bir yıldızı andırıyor Burunsuz...

Deyim yerinde ise ekmeğini taştan çıkaran, geçimini gurbette tarım işçiliğinden sağlayan, onurlu hayat kavgasıyla kaderci bir yapıya sahip olduğuna şahit olduğum bu insanlara tanıyıp gazetemiz sayfalarına taşımaktan, onlarla paylaştığım duygu ve düşüncelerimi sizlere yansıtmaktan gurur duyuyorum.

Yöre insanını çok iyi tanıyıp tahlil eden, bilgisine başvurduğum Yılmaz Karaöz Hoca ile tanışıp sohpet etmekten büyük keyif aldığımı da belirtmeden geçemiyorum. Araştırmacı bir yapıya sahip olan sayın hocama verdiği bilgiler için teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum. Kendisinden öğrendiğim bilgilerle işte Burunsuz’un kuruluş öyküsü;

Yapılan arşiv taramalarında, Burunsuz’a ait ilk resmi kayıt niteliğindeki belgelere 1813 yıllarına ait Osmanlı tapu kayıtlarında rastlanmıştır. 250-300 yıllık geçmişi olduğu kabul edilen Burunsuz’un yerleşim alanı olarak kurulduğu bölgedeki bulgularda; Romalılar döneminde bir sayfiye yeri ve tatlı su kaynaklarına sahip kıymetli bir bölge olduğu, daha sonra Atalarımızın Anadolu’ya yerleşmesinden sonra da bölgenin tarım-hayvancılık, arıcılık, yaylacılık amaçlarına uygun olarak kullanıldığı, geçmiş dönemlerde zengin bir bitki örtüsü ile güçlü bir orman dokusuna sahip olduğu görülmüş. Yılmaz Hocamın Kasaba da, Doktor Hasan, Süleyman Çavuş, Sıhhıye ömer, Hatıp Mehmet, Hındının Hasan ve Çakır Dede’den oluşan yaşlılar konseyinden rivayet ettiğine göre; komşu İmrenler Kasabasından Hacı Menteş namıyla anılan bir zat, oğulları, koyun keçi sürüsü ve arı kovanlarıyla kasabanın ortasındaki çeşmenin bulunduğu yere, yayla olarak kullanmak, yurt tutmak amacıyla yerleşir. Güçlü, pehlivan yapılı birisi olan Hacı Menteş’in yaylasına özelliklede arı kovanlarına dadanan bir ayı sorun yartmaya başlar, gücünü de sınamak isteyen Hacı Menteş ile ayı arasında geçen boğuşma ve arbedede bir pençe darbesiyle burnunu kaybeden Hacı Menteş İmrenler’e dönmez ve istenmeyen görüntüsünü gizlemek için yaylaya temelli yerleşir ve kasabanın adı da buradan gelir diye dilden dile anlatılan kuruluş öyküsü günümüze ulaşır. Bölgeye daha sonra Çiğilliler(Çil oğlanlar), ardından Akseki’den eski adı Bodamya olan Bademli’den Manavlar gelip yerleşir ve giderek artan nüfus yoğunluğu ile 1930’lu yıllarda muhtarlık olarak köy konumuna gelir. Bir başka araştırmaya göre de Osmanlı Devletini kuran Kayı Boyu’nu oluşturan sülale ve boylara ait kaynaklarda bir kaç yerde “Burunsuz” adı ile anılan aile yada oymakların olduğu ve kökenin buralara uzandığıda muhtemeldir.

Belde’nin sosyal ve ekonomik yapısına istatistiki verilerle bölgedeki kapasitesine tarım ve hayvancılıktaki üretim ve katkısına yönelik yaptığımız araştırmalarda; birinci derecede geçim kaynakları tarım işçiliği, büyük şehirlerde özellikle İstanbul’da çalışma ve küçük çaplı ticari hayat ile beldede sürdürülen tarım ve hayvancılıktan söz edebiliriz. Eskişehir, Polatlı, Çorum ve Cihanbeyli’de ilk baharda pancar çapalama ve sonbaharda pancar sökümü işçiliği için büyük bir göçün yaşandığı Burunsuz’da her yaz sözünü ettiğim bölgelere giden belde halkı nafakasını temin ederken neleri de kaybettiğini iyi biliyor. Göçte tüm aile fertlerinin taşınması neticesinde en büyük zararı çocukların gördüğünü, gerek ilköğretim ve gerekse lise ve üniversite düzeyi öğretimde çocuklarının tahsillerinin eksik yahut yarım kaldığını Burunsuz’da konuştuğum, sohpet ettiğim herkesten işittim. Kendi bölgesinde üreten, doğduğu yerde doyan şanslı insanlar olmak istediklerini ancak kıraç ve yetersiz tarım alanlarının buna yetmediğini, şartların ekmeğini dışarıda aramaya zorladığını gözlemledik. 25 bin dekar civarında tarım alanı olan beldenin 1000-1500 dekar sulanır kısmi bir arazisi var. Bağcılık özelliklede kendi adıyla ün salmış Burunsuz pekmezi Konya’da ve bir çok yerde aranan rakipsiz bir ürün olmuş, ancak kendi ihtiyacını karşılamak maksatlı tesis edilen bağ alanları ticari düşünülmediğinden yetersiz ve dar alanlarda sınırlı kalmış, sadece ihtiyaç fazlası pekmez ve üzümler yöresel pazarlarda satışa arz edilmektedir. Bağ ve bahçelerde yaptığımız incelemelerimizde, belde girişinde Devlet Bakanımız Sayın Faruk Bal’ın da katıldığı törenlerle şehitlerimizin anısına dikilen 750 ceviz fidanı ile hemen yanındaki demonstrasyon alanında tesis edilmiş bağda 220 adet asma fidanlarının hepsinin tutmuş olduğunu ve son derece sağlıklı bir görüntü sunduklarını tespit ettik. Hububat başta olmak üzere yeşil ve kırmızı mercimek üretiminde önemli yere sahip olan Burunsuz çiftçisi nohut, kontrollu kısmi haşhaş üretimi de yapmakta, son yıllarda bakanlığımız ve kuruluşlarımızın yaptığı eğitim ve destek çalışmaları neticesinde yem bitkisi de yetiştirmeye başlayan kasaba üreticileri yulaf, fasıl ve fiğ başta olmak üzere kısmi olarak mısır ve ayçiçeği üretimine girişmiştir. Belediye Başkanı Sayın Ali Acar ve Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Sayın Mehmet Acar; yöre çiftçisinin sorunlarını bildiklerini, üretimin artırılması için, tarım alanlarının sulu tarıma açılabilmesi için, özellikle hayvancılığa çok elverişli ve sektörü canlandıracak hazır ve bilinçli insan kaynağına sahip olduklarının altını çizerek yoğun bir çalışma temposu içinde olduklarını belirttiler. kıreli sulama projesinin üçüncü kademesinin Burunsuz arazisinide kapsadığını söylediler ve sabırla sistemin tamamlanmasını beklediklerini vurguladılar.

Burada satırbaşı yapılacak bir hususu aktarmanında yeri geldi sanırım. Daha 2000 yılında kurulmasına rağmen teşkilatlanmasını hızla tanımlayarak atağa kalkan ve Türkiye genelinde ilk defa uygulamaya konulan 50x50 Koyunculuk projesine (50 aileye 50’şer koyun projesi)talip olmuş ve deneme amaçlı uygulamaya konulan 2 projeden biri Sivas İlimiz’e biriside Konya İlimiz’de Burunsuz Kasabasına verilerek Bakanlığımızca onaylanmış, ödenekleri ayrılmış ve Beldede ahır, ağıl ve barınaklarla ilgili tesislerin temelide atılmış. Bir ilki gerçekleştiren bu beldenin insanlarını, Belediye Başkanı ve Kooperatif Başkanı ile hizmeti ve emeği geçen herkesi kutluyor ve projenin hayırlı olmasını bizde yürekten diliyoruz. Belediye Başkanı ve Kooperatif Başkanı Projenin Burunsuz’a verilmesi vesilesiyle bizden bir talepte bulunarak, Tarım Gazetemiz aracılığıyla; Başta Sayın Bakanımız Prof. Dr. H.Yusuf GöKALP olmak üzere TÜGEM Genel Müdürü Sayın Ahmet BÜLBÜL, TİGEM Genel Müdürü Sayın M.Ali ÜNAL, TETGEM Genel Müdürü Sayın M.Akif PAKSOY ile Tarım İl Müdürümüz Sayın Sami VURUCU’ya ve desteklerini esirgemeyen tüm kişi ve kuruluşlara ve yöneticilerine teşekkürlerini ve minnettarlıklarını iletmemizi istediler, bizde Sayın Başkanların dileklerini paylaşarak görevimizi yerine getirme mutluluğuna erişiyoruz. Yine yöre insanının Doğrudan Gelir Desteği ve diğer teşvik destekleme projeleri ile ilgili duygularını da yazıma taşımayı görev sayarak; Sayın Bakanımızın Türk Çiftçisinin gönlünde erişilmez bir noktaya ulaşarak taht kurduğunu, sadece Burunsuz’da değil, gittiğim her yerde konuştuğum her üreticide gözlemledim. Türk Tarımı ve Hayvancılığının sorunlarını doğru teşhis ve tespitlerle ülke gündemine taşıyarak çok etkili çözümler ve tarım politikalarını uygulamaya koyan, üretimin özendirildiği, üretenin ödüllendirildiği projeleri hayata geçirerek Türk-tarımı ve Hayvancılığında yeniden yapılandırma ve atılım hamlesini gerçekleştiren Sayın Bakanımıza ve ekibine, Ülkemizin cefakar üreticisine bu uğurda muvaffak olmayı Yüce Allah nasip etsin inşallah. Slogan haline gelen Sayın Bakanımızın tarımla ilgili şu sözleri ile yazımı bitiriyorum. “Tarım; soframızdaki bir dilim ekmek, bir bardak süttür... O halde tarım yapmaktan başka şansımız yoktur.”

Yeni insanlar tanıyıp yeni dostlar edindik, öğrendiklerimizi sizlerle paylaştığımız bir yazımızın daha sonuna geldik. Ev sahipliği edip konukseverlik gösteren Belediye Başkanı Sayın Ali Acar’a Kooperatif Başkanı Sayın Mehmet Acar’a Burunsuz’un çok saygıdeğer insanlarına, Sayın Yılmaz Karaöz Hocama teşekkürü borç bilir selam ve muhabbetlerimle saygılar sunarım.

Facebook'ta Yayınla>
Soru / Yorum Eklemek İçin Tıklayınız
..:: Sorular / Yorumlar ::..
Henüz yorum eklenmemiştir. Yorum Eklemek için Tıklayınız.
Ne? nedir? Nasıldır? Nasıl yapılır? Ne zaman yapılır?
Copyright - Tarım Kütüphanesi - 2007