Buğdayda Biyolojik Mücadele

Dr. Mahmut İSLAMOĞLU Adana Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu

Giriş

Buğday dünyada en yaygın olarak yetiştirilen kültür bitkisidir. Sahip olduğu adaptasyon yeteneği sayesinde her türlü iklimde ve yörede yetiştirilebilme üstünlüğüne sahiptir. Buğday, insanlığın en önemli gıdası durumundadır. Dünyada besinlerden sağlanan kalorinin % 20’si buğdaya aittir. Gluteninin elastikiyeti nedeniyle ekmek yapımına uygun rakipsiz bir bitkidir. Tarımının kolay ve tamamen makinaya dayalı oluşu, telafi yeteneğinin çok yüksek olması, yetiştirici hatalarını ve olumsuz koşulları belli oranda telafi edebilmesi, pazarlama, taşıma, depolama ve işlenme kolaylıklarına sahip oluşu buğday tarımını teşvik etmektedir. Buğday, sıradan bir bitki olmak yerine, geçmişte ve zamanımızda olduğu gibi, gelecekte de stratejik bir bitki olma özelliğini sürdürecektir (Akkaya 1994). Ülkemiz, tahıl üretiminde buğday ilk sırayı almaktadır. Türkiye’de ekim alanı toplamı yaklaşık 81.034 dektar, üretimi ise 19.674.000 tondur (TUİK 2011).

Ülkemizde Süne (Eurygaster spp. Heteroptera: Scutelleridae) buğdayın en önemli zararlısıdır. Süne, erken dönemde buğday sapını emerek kurumasına, çiçeklenme döneminde saplarda beslenerek başakların beyazımsı bir renk almalarına ve kurumalarına, süt olum dönemlerinde ise tanelerde beslenerek ürünün ekmeklik, makarnalık ve tohumluk özelliklerinin kısmen veya tamamen yok olmasına neden olur (Lodos 1961 ve 1986).

Ülkemizde, Süne zararının kabul edilebilir seviyeye indirilebilmesi için 1954 yılından 2004 yılına kadar uçakla kimyasal mücadele yapılmıştır. Uçakla yapılan kimyasal mücadelenin insan sağlığına ve çevreye olumsuz etkileri nedeniyle 2005 yılından itibaren yer aletleri ile mücadeleye geçilmiştir. Ancak yer aletleriyle yapılan mücadelede, çok kısıtlı bir zaman zarfında çok büyük alanların ilaçlanma zorunluluğu ve çiftçilerimizin isteksiz olması nedeniyle başarıyı sınırlandırmaktadır.

Dünyada ve Türkiye’de yapılan araştırmalar sonucunda Süne’yi baskı altına alan faktörler içerisinde doğal düşmanların en büyük etkiye sahip olduğu belirlenmiştir (Lodos 1961 ve 1986, Anonymous 1995). Bu doğal düşmanlardan en önemlisi ise, Hymenoptera takımından Scelionidae familyasına dahil türlerdir. Bu türler Süne’nin ovipozisyon süresince 3 nesil verdiği ve özellikle 3. nesilde Süne yumurtalarını % 100’e ulaşan oranlarda parazitlediği bildirilmektedir (Zwölfer 1942).

Türkiye’de 1990’lı yıllarda başlayan kitle üretim ve salım çalışmaları 1997 yılına kadar devam etmiş ancak geç salımdan dolayı bir başarı elde edilememiştir (Akıncı ve Soysal 1996). Daha sonra 2000’li yılarında başlayan salım çalışmaları günümüze kadar devam etmektedir. Yapılan salım çalışmalarında parazitoit etkinliği bölge ve yıllara göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir (Safavi 1968; Tarla ve Kornoşor 2003, İslamoğlu ve ark, 2008).

Biyolojik Mücadele (BM)’nin doğal dengeyi koruması, insan ve çevre sağlığına olumsuz etkisinin olmaması ve sürdürülebilir olası nedeniyle diğer mücadele sistemlerine göre üstünlük sağlamaktadır. Bu nedenle, BM çalışmalarına önem verilmeli ve desteklenmelidir.

4.1. Süne

[Eurygaster integriceps Put., Eurygaster maura L.,

Eurygaster austriaca Schrank (Heteroptera: Scutelleridae)]

Tanım: Dünyada Eurygaster cinsine bağlı 15 tür bulunmasına rağmen yurdumuzda yedi tür tespit edilmiştir. Bunlardan Eurygaster integriceps Put., Eurygaster maura L. ve Eurygaster austriaca Schrank ekonomik olarak zarar yapar (Lodos 1986, Anonim 1995). Ülkemizde bu üç türden başka Eurygaster dilaticollis Dohrn, Eurygaster hottentota F., Eurygaster schreiberi Mont. ve Eurygaster testudinoria Geoff. bulunduğu, ancak bunların ekonomik olarak önemli olmadığı belirlenmiştir (Özbek ve Hayat 2003).

Eurygaster integriceps: Vücut genelde toprak rengini andırır, ancak bireyler arasında renk yönünden varyosyanlar mevcuttur. Kahverengi siyah, kahverengimsi siyah kül rengi veya bu renklerin karışımından oluşan desenli bir görünüm arzeder (Özbek ve Hayat 2003). Vücut 10- 12 mm boyunda, yassıca, üst tarafı hafif konkav olup üstten bakıldığında genel görünümü ovaldir. Bağlı olduğu familya özelliği nedeniyle pis koku salgılamaktadır. Baş, üçgenimsi şekilde ve prothoraxa gömülmüş durumdadır. Başın kaidesinde bir çift petek göz ve bunlar arasında da bir çift nokta göz bulunmaktadır. Antenler 5 segmentlidir. Clypeus önde açıktır. Scutellum, abdomeni birbirinden kesin olarak ayrılabilen 6 segmentten ibaret olup her segmentte bir çif stigma bulunur (Lodos 1986). Erkeklerde genital segment yamuk şeklinde tek plakadan ibarettir. Dişide ise genital segment 3 çift plakadan meydana gelmiş olup orta kısımda ovipozitör bulunmaktadır (Şekil 1) (Lodos 1986).

Eurygaster maura: Genel olarak renk ve şekil bakımından E. integriceps’e benzemekle birlikte daha geniş vücut yapısına sahiptir. Vücut uzunluğu 9.0-11.0 mm’dir. Pronotumun arka yan kenarının sivrice olması ile E. integriceps’den ayrılır. Ancak kesin ayrım erkek genital organlarının incelenmesiyle belirlenir. E. maura’da aedeagustaki kitinsel çıkıntılar kıvrık olduğu halde E. integriceps ’te hemen hemen düzdür (Şekil 1) (Lodos 1986).

Eurygaster austriaca: Vücut E. integriceps ve E. maura’dan daha yassı ve büyük olması ile kolaylıkla ayrılır. Vücut uzunluğu 11-14 mm ’dir. Bu türde clypeusun önde kapalı durumda olması teşhiste kolaylık sağlar (Şekil 1) (Lodos 1986).

Eurygaster integriceps Eurygaster maura Eurygaster austriaca

Şekil 1. Ülkemizde ekonomik olarak zarar yapan Süne türleri

Süne, Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Güney ve Güneydoğu Rusya, Kafkasya, Kıbrıs, Suriye, Irak, İran ve Afganistan’da bulunur. Ancak ekonomik olarak Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Suriye, Irak, İran ve Afganistan’da zarar yapar (Şekil 2). Ülkemizde; Güney Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Marmara, Ege ve Trakya bölgelerimizde ekonomik olarak zarar yapmaktadır (Lodos 1961, Koçak et al., 2007).

Şekil 2. Dünyada Sünenin ekonomik olarak zarar yaptığı alanlar

(Parker et al. 2003).

Bunlardan E. integriceps Güney, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Trakya’nın,

E. maura ise Orta Anadolu Bölgesinin hakim türlerdir (Lodos 1986; 1986)

Biyolojisi

Süne, bir yıllık bir böcektir. Aktif ve pasif olmak üzere iki hayat dönemi bulunur. Pasif dönem ortalama 9 ay olup bu dönemde erginler, yazın bir kısmı ile sonbahar, kış mevsimlerinin tamamını ve ilkbaharın bir kısmını kışlaklarda diyapoz halinde geçirir. Süne’nin yüksek yerlerde kışlaması durumunda pasif dönemi de iki kısma ayırmak mümkündür. Birincisi temmuzdan ekim veya kasım ayına kadar olan döneme “yazlama” adı verilir. Yazlama döneminde Süne’ler, kışlakların yüksek yerlerinde bulunma eğiliminde olup yarı uyku halindedirler. Bu dönemde rahatsız edildiklerinde hareket eder ve yer değiştirirler. İkincisi, Ekim-Kasım aylarından mart - nisan aylarına kadar olan dönem olup bu döneme de “kışlama” denir. Yüksek dağlarda yazlamayı sürdüren Süne’lerin bir kısmı, ekim - kasım aylarında soğukların başlamasıyla soğuklardan korunmak amacıyla daha aşağılara doğru yer değiştirirler. Süne’ler bu dönemde tam diyapoz halindedir (Şekil 3) (Lodos 1986, Anonim 1995, Özbek ve Hayat 2003).

  

Şekil 3. Adıyaman Nemrut Dağında kirpi ve geven altında kışlayan

Süneler

Süne pasif dönemi deniz düzeyinden 600-7000 m’den başlayarak 2.000-2.300 m. yükseklikte olan dağlarda geçirir. En uygun kışlama yüksekliği 1.200-1.600 m. arası olmakla birlikte 600 m’den daha aşağıda olan yerlerde kışı geçirebilir. Ancak buralarda kışı geçiren Süne’ler geç kalan yada yeterince enerjiye sahip olmayan zayıf bireylerdir (Lodos 1986).

Süne kışlakta florada uygun bitki türlerinin altlarına girerek gizlenirler. Bölgelere göre değişmekle beraber, bitkilerin yere dökülmüş olan yapraklarının altına, geven (Astragalus dipthterites Fenzl) bitkilerinin kökleri etrafındaki yumuşak toprağın içerisine, kirpiotu (Acantholimon spp.) ve zırotu (Noea spinosissima Moq.) bitkilerinin genellikle yaprak ve dallarının arası ile yaprak döküntülerinin 1-2 cm altında ve toprak içerisinde, sığırkuyruğu (Verbascum spp.) gibi bitkilerin en alt yapraklarının gövde ile birleştiği yerlerde gizlenirler (Şekil 4) (Lodos 1986, Anonim 1995).

   

Şekil 4. Adıyaman Nemrut Dağında Zırotu (Noea spinosissima Moq.) ve Geven Bitkisi (Astragalus dipthterites Fenzl)

Adıyaman Nemrut Dağında yapılan bir çalışmada, en yüksek yoğunluk 1900 rakımdaki Kivi mevkiinde olduğu, bunu 1600 yükseltideki Darberi mevkiinin izlediği en düşük Süne yoğunluğu ise 2100 metre yükseltideki Dalo mevkiinde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, en yüksek Süne yoğunun zırotunda olduğu bunu kirpi geven bitkisinin izlediği saptanmıştır (İslamoğlu 2010).

Ergin Süne’ler kışlaklarda pasif dönemlerini sürdürdükleri esnada vücutlarında biriktirmiş oldukları besin depolarını ekenomik bir şekilde harcarlar. Ancak bu harcama, özellikle çevre koşularına bağlı olarak değişir (Lodos 1986). Adıyaman Nemrut kışlağından toplanan Süne’nin yazlama ve kışlama dönemlerinde yağ oranlarının değişimleri aylık olarak tespit edilmiştir. Buna göre, 2006 yılında yazlama döneminde, ortalama Süne vücut yağ oranı % 24.22 - % 25.17, kışlama döneminde ise % 20.93 - %24.18 arasında değiştiği saptanmıştır. 2007 yılında ise yazlama döneminde % 25.64 - % 26.29, kışlama döneminde % 23.42 - % 24.79 arasında olduğu tespit edilmiştir (Çizelge 1) (İslamoğlu 2010).

Şekil 1. Kışlayan Sünelerde yağ oranının aylara göre değişimi

İlkbaharda kışlak yerlerinde havaların ısınması ve karların erimeğe başlaması ile birlikte kış uykusunda bulunan Süne’lerin metabolizma faaliyetleri artarak kış uykusundan uyanırlar. Kışı geçirdikleri yerlerde toprak üstü sıcakılğı 15 ºC eriştiğinde bunlar yerlerinden çıkarlar ve ekinlerin bulunduğu ovalara doğru göç etmeğe başlarlar (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 5. Sünenin buğday yaprağında beslenmesi ve toprak yüzeyinde gizlenen Süneler

Buğday tarlalara gelen Süne’ler havaların uygun olduğu zamanlarda normal beslenmelerini ve hayatsal faaliyetlerini sürdürürler. Kapalı ve yağışlı havalar, soğuk yada şiddetli rüzgarlı zamanlarda bitkilerin diplerine veya toprak sathına inerek gizlenirler ve faaliyetlerini durur (Şekil 5) (Anonim 1995).

 

Şekil 6. Çiftleşen Süne ve filizi yeşil yumurta paketi

Süne yılda bir döl verir. Dağlardan ovalara göç eden kışlamış ergin Süne’ler çiftleştikten sonra, dişiler yumurtlamaya başlar. Bir dişi hayatı boyunca bir çok defa muhtelif erkeklerle çiftleşmesine karşılık erkekler de, bir kaç defa olmak üzere farklı dişilerle çiftleşir. Bir dişi ortalama 80 kadar yumurtayı 5 - 6 defada 12 - 14 adetlik yumurtaları kümeler halinde bırakır. Ancak uygun koşullarda bir dişi 150 ve daha fazla da yumurta bırakabilir. Yumurtlama süresi 1 - 2 ay devam eder. Fakat bu süre içinde yumurtaların yoğun olarak bırakılma zamanı yalnızca 2 - 3 haftadır (Şekil 6) (Lodos 1986).

Şekil 7. Kararan ve çapa dönemine gelmiş Süne yumurta paketleri

Yumurtalar 1 – 1,2 mm çapında, küre şeklinde olup ilk bırakıldıkları zaman filizi yeşil renktedir. İklim koşullarına bağlı olarak yaklaşık 3 – 4 gün sonra hafif esmerleşir, yaklaşık 5 gün sonra noktaların toplanmasıyla yumurtada siyah dairemsi bir leke oluşur. 2 – 3 Gün sonra ise bu lekeler kaybolur ve kırmızı renkli çapa şekli oluşur (Şekil 7) (Lodos 1986, Özbek ve Hayat 2003).

Yumurtadan çıkan nimfler beş gömlek değiştirerek beş dönem geçirirler. Beşinci dönemdeki nimfler gömlek değiştirdikten sonra ergin hale geçer. Yumurtadan erginlerin çıkmasına kadar olan süre çevre ve hava koşullarına göre değişmek üzere takriben 1.5 - 2.5 ay sürer (Lodos 1986, Özbek ve Hayat 2003).

Birinci yaş nimfler: Yumurtalardan çıkan nimfler, önceleri sarımsı yeşil renkte olup baş kısmında kırmızımsı renkli çapa şeklinde leke vardır. Yaklaşık bir saat sonra renk esmerleşir ve baştaki çapa da kaybolur. Bunlar ilk günlerde genellikle çıktıkları yumurta kabuklarının yakınında toplu halde bulunurlar ve beslenmezler (şekil 8) (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 8. Yumurtadan yeni çıkmış Süne nimfleri

İkinci yaş nimfler: Bu dönemde başaklara tırmanmakla beraber, daha çok yere yakın bulunurlar. Hortumu, bitkilere sokup emecek şekilde geliştiğinden, yeşil yapraklarda ve yaklalık süt olumu başlangıcında bulunan tanelerde beslenmeye başlarlar. Bu dönemde nimfler 2 - 3 mm uzunluktadır (Lodos 1986, Anonim 1995)

Üçüncü yaş nimfler: Tamamen başaklarda beslenmeye ve zarar vermeğe başladığı dönemdir. Bu devrede nimflerde scutellum belirgin olup takriben

3.5 - 4.5 mm vücut uzunluğuna sahiptir (Şekil 9) (Lodos 1986).

Şekil 9. Birinci yaş Süne nimfleri

Dördüncü yaş nimfler: Bu devreden itibaren nimfler büyük bir oburlukla beslenerek tanelerde zarar yaparlar. Scutellum hemen hemen mesothorax ve hatta metathorax’ı örter. Bu devredeki nimfler, gerek boy, gerekse şekil itibariyle erginlere oldukça benzerler. Nimflerin boyu 5 - 6 mm civarındadır (Şekil 10) (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 10. İkinci, üçüncü ve dördüncü yaş Süne nimfleri

Beşinci yaş nimfler: En uzun süren devre olup ortalama 6 - 10 gün sürer. Bu devredeki nimfler, boy ve şekil bakımından ergine benzerler. Scutellum büyümüş olup abdomenin üçüncü segmentin’e kadar uzamıştır. Bu yaştaki nimfler, gömlek değiştirerek yeni nesil ergini olurlar. Nimfler, 4. ve 5. yaşta oldukça hareketli olup vücut uzunlukları takriben 7 - 9 mm’yi bulmaktadır. Nimflerin depoladığı besinlerin çoğu gömlek değiştirirken hareketsiz kaldığı dönemde harcandığından her gömlek değiştirmeden sonra oburca beslenirler (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 11. Yeni nesil ergin Süne

Yeni nesil erginler: Takriben mayıs ayı sonlarında görülürler. Bu devrede buğdaylar genellikle sarı olun dönemindedirler. Beşinci yaş döneminde depoladığı enerjiyi gömlek değiştirirken harcadığından kışı geçirebilmek için gerekli yağı depolayabilmek bakımından oburca beslenirler ve bu nedenle de çok zarar verirler. Bu şekilde 15 - 20 gün hububatla beslenirler. Havaların ısınması ve buğdayın sertleşmesine bağlı olarak yeni nesil erginleri ovalardan kışlaklara doğru uçmaya başlarlar. Uçuşlar, konaklamak suretiyle olur. Aynı yönde gidenler, ileride birleşerek büyük yoğunluklar oluşturur. Yüksek yaylalar ve dağ eteklerindeki tarlalarda konaklıyarak 1- 2 gün içerisinde % 100 ‘e ulaşan oranlada zarara neden olurlar (Şekil 11) (Lodos 1986, Özbek ve Hayat 2003).

Zarar Şekli:

Kışlaktan ovaya gelen erginler henüz daha küçük boyda olan buğday ve diğer Gramineae bitkilerinin genellikle saplarında beslenir. Saplar sararır ve kurur. Bu dönemdeki zarar şekline “Kurtboğazı” ismini verir (Şekil 12) (Lodos 1986, Anonim 1995).

 

Şekil 12. Sünenin kurtboğazı zararı ile yaprakdaki zararı

Kışlaktan gelen Süne erginleri bazen yapraklarda ve özellikle bunların orta damarlarında da beslenir. Yaprakta beslenilen noktadan itibaren uç kısım kurur. Ancak erginlerin yaptığı bu türlü zarar önemli değildir ve doğada da az görülür (Şekil 12) (Lodos 1986).

Şekil 13. Sünenin akbaşak zararı

Ekinler geliştikçe erginler de beslenmelerine devam ederler. Başaklar henüz daha yaprak kılıfı içinde iken, çiçek döneminde ve tane bağlarken yine saplarda beslenen erginler başakların beyazımsı bir renk almalarına, kurumalarına ve dolayısıyla bunların tane bağlamasına engel olurlar. Bu zarar şekline “Akbaşak” adı verilir (Şekil 13). Süne’nin bu şekildeki zararının miktarında populasyon yoğunluğu ile buğday çeşitlerinin etkisi büyüktür. Yoğun populasyonların bulundğu yerlerde bu türlü zarar % 10 - 30 arasında değişir (Lodos 1986, Anonim 1995).

Şekil 14. Sünenin buğday tanesindeki zararı

Başaklardaki taneler süt olumuna gelmeğe başladığı sırada kışlamış erginlerin populasyonunda gittikçe azalmaya başlar. Ancak bunların bıraktığı yumurtalardan çıkan nimflerin sayıları gittikçe artar. Süne’ler kışlakta geçireceği yaklaşık 9 ay gibi uzun süre için gerekli enerjiyi (yağı), bu döneminde almak zorundadır. Süne tanelerin sertleşmesine karşılık vücutlarından salgıladığı bazı enzimlerle taneleri yumuşatıp glütenini tahrip ederler. Zarar gören tanelerin sağlam olanlarına oranı % 2 olsa dahi yinede teknolojik özelliklerini büyük ölçüde yitirirler (Şekil 14) (Anonim 1995).

4.2. Mücadele Çalışmaları

1927 – 1960 yılları arası Süne mücadelesi

Geçmişten günümüze kadar Süne ile mücadelede değişik yöntemler kullanılmıştır. Bilgi birikiminin yetersizliği nedeniyle, çiftçiler kendilerine göre Süne mücadele metotları oluşturmuşlardır. Muska yazdırarak ve bu muskaları tarlalara asmak suretiyle Süne zararını önlemeye çalışmışlardır (Şekil 15) (Melan 2008). Diğer bir mücadele metodu ise, ip çekme metodudur. Çiftçilerce iki uçtan tutulan ip sıravari başaklara sürülerek zararlının başaklardan yere düşürmeye çalışılmıştır (Şekil 15) (Örün 1998).

  

Şekil 15. Süne zararından korunmak için yazılan muska ve Süne toplayan köylüler (Melan 2008).

 

Şekil 16. Toplanan Süne’lerin satın alım merkezlerine taşınması (Melan 2008).

Şekil 17. Toplanan Süne’lerin satın alım merkezlerinde depolanması ve tartılması (Melan 2008).

Devlet 1928 yılından itibaren Süne mücadelesini ele almış ve bu dönemde ergin Süne’ler elle, kalburla, atrapla toplatılarak fiziksel mücadele yapmaya çalışmıştır (Şekil 15) (Örün 1998). Köylüler tarafından toplanan Süne’ler heybe, teneke ve çuvallara doldurulup bazen eşeklerle bezende deve ile devletin satın alma merkezlerine taşınmıştır (Şekil 16). Satın alım merkezinde terazi ya da kantarlarla tartılan Süne’ler devlet tarafından satın alınmıştır (Şekil 17, 18). Satın alınan Süne’ler, derin çukurlara dökülmüş ve üzerlerine sönmemiş kireç atılarak imha edilmiştir (Şekil 19) (Örün 1998).

 

Şekil 18. Toplanan Süneler ve tartılması (Melan 2008).

 

Şekil 19. Süne’lerin tartılarak satın alınması (solda) ve açılan çukurlara gömülmesi (sağda) (Melan 2008).

  

Şekil 20. Kışlak bitkilerinin alev makineleri ile yakılması (Melan 2008).

 

Şekil 21. Süne toplama makinesi (solda) ve toplanan Süne’ler (sağda).

Süne erginlerinin toplanması 1928 yılından 1954 yılana kadar devam etmiştir. Süne’nin altında kışladığı, kışlak bitkileri 1939 yılından itibaren alev makinesi ve gazyağı ile yakılmaya başlanmıştır (Şekil 20). Ancak doğanın tahrip edilmesi ve toprak erozyonuna sebep olduğunun anlaşılması üzerine 1954 yılından itibaren bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Süne toplama makinesi 1950 – 1954 yılların arasında geliştirilmiş, ancak bu uygulamadan da olumlu sonuçlar alınamamıştır (Şekil 21) (Örün 1998).

1960 – 2004 yılları arasında Süne mücadelesi

Süne yoğunluğu 1960 yılından 1967 yılına kadar azalma göstermiş, ancak 1968 yılında başlayan büyük bir salgın periyodu 1972 yılına kadar devam etmiştir. Süne mücadelesinde 1967 yılına kadar toz ilaçlar, bu yılından itibaren ise toz ilaçların yanı sıra sıvı formülasyonlu ilaçlar da kullanılmıştır (Koçak 2008). DDT’nin 1983 yılında yasaklanması ve toz ilaçların olumsuz etkileri nedeniyle sıvı formülasyonlu ilaçlarla mücadeleye geçilmiştir. Aynı yıllarda, Süne mücadelesinde kullanılan ilaçlarda doz düşürme çalışmaları yapılmış, uygulamada kullanılan değişik ilaçların dozları yaklaşık % 50 oranında düşürülmesi durumunda bile zararlı üzerinde etkili olabileceği saptanarak uygulamaya verilmiştir (Şimşek et al. 1996).

Sentetik pyretroitlerin kullanılmasına 1985 yılından itibaren başlanılmış olup, 1987 yılından itibaren ise ULV formülasyonlu ilaçlara yer verilmiştir. ULV’li insektisitlerin havada askıda kalmaları, rüzgarla sürüklenerek istenmeyen başka alanlara taşınması, Süne’yi kontrol altında tutan faydalıların ölümüne ve doğal dengenin bozulmasına neden olmasından dolayı kademeli olarak 2000’li yıllarda azaltılması, polikültür alanlarda kesinlikle uygulanmaması, konvansiyonel uygulamalara ağırlık verilmesi hatta bu uygulamalarda uçak yerine yer aletlerinin teşvik edilmesi hususları üzerinde ciddi çalışmalar başlatılarak, zirai mücadelede entegre mücadele çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanmıştır (Melan 2008).

Trakya bölgesinde 1987 yılında Süne salgını meydana gelmiş ve ekiliş alanlarının yanı sıra özellikle Tekirdağ’da denize ve şehrin üzerine toplu inişler gözlenmiştir (Melan 2008). Süne mücadelesinde 2001 yılından itibaren özellikle Süne yumurta parazitoitlerinin etkin ve yaygın olduğu alanlardan başlamak üzere yer aletleriyle kimyasal mücadele yapılmaya başlanmıştır. Bugün tüm alanlarda Süne mücadelesi yer aletleri ile gerçekleştirilmektedir. Ancak bu sürecin başlamasıyla çiftçiler Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çok geniş alanlarda kışlamış ergin mücadelesine başlamışlardır (Koçak 2008).

2005 – 2010 yılları arasında Süne mücadelesi

Kimyasal mücadelede 2006 yılına kadar ağırlıklı olarak uçak kullanılmış olup bu yöntemin uygun olmadığı alanlarda yer aletleri ile mücadele yapılmıştır. Uçakla ilaçlamanın yasaklanması sonucu yer aletleri ile mücadeleye başlanıldığı iller 2000 yılında Balıkesir ve Çanakkale olmuştur. Bu uygulama 2002 yılında Trakya, 2003 yılında İç Anadolu Bölgesi’nin bir bölümü, 2004 yılında İç Anadolu Bölgesi’nin tamamı ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 3 ilini de içine alarak devam etmiştir. Daha sonra 2005 yılında Siverek (Şanlıurfa) hariç tüm Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni de kapsamış ve sonunda 2006 yılında Süne mücadelesinde tamamen yer aletlerine geçilmiştir. Uçakla yapılan mücadelede engebeler ve rüzgâr gibi nedenlerden dolayı ilaçlama etkinliğinin her zaman yüksek olmaması, rüzgâr nedeniyle ilaçlamadaki gecikmeler, ilaçların çevrede hedef dışı alanlara daha fazla sürüklenmesi, ilaçlama maliyetinin yüksek oluşu ve diğer faktörler nedeniyle yer aletleriyle ilaçlama yapılmasına karar verilmiştir. Başlangıcından itibaren devlet mücadelesi şeklinde yürütülmüş olan Süne mücadelesi 2005 yılından itibaren kademeli olarak Devlet Yardım Mücadelesine daha sonraları ise Yönetimli Çiftçi Mücadelesine dönüştürülmüştür (Koçak 2008).

4.3. Süne’nin Türkiye’de Tespit Edilen Önemli Doğal Düşmanları

Süne’nin çok sayıda parazitoit ve predatör olan doğal düşmanları bulunmaktadır (Critchley 1998). Ülkemizde ve dünyada Süne’nin popülasyonunu sınırlayan en önemli biyotik etmen, yumurta parazitoiti olan Trissolcus (Hymenoptera: Scelionidae) (Şekil 22) cinsine ait türleridir (Lodos 1961; 1986; Rosca et al. 1996). Kışlamış yumurta parazitoitleri Süne yumurtalarının % 75 - 80’ini parazitlendiği, geriye kalan % 20 - 25’nin yeni nesil erginler tarafından parazitlendiği belirlenmiştir (Rosca et al. 1996).

Şekil 22. Trissolcus spp.’nin ergini ve parazitlenmiş Süne yumurta paketleri

Türkiye’de 17 Trissolcus türü belirlenmiştir. Bunlardan Trissolcus semistriatus Nees ‘un dominant tür olduğu ve bu türü sırasıyla Trissolcus simoni Mayr, Trissolcus grandis Thomson, Trissolcus vassilievi Mayr, ve Trissolcus pseudoturesis Rjachovsky türlerinin izlediği bildirilmiştir (Koçak 2007).

Bölgelerimize göre, T. semistriatus ve T. grandis ülkemizin bütün bölgelerinde; T. simoni Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri hariç diğer bütün bölgelerde; T. vassilievi İç Anadolu, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde; T. pseudoturesis İç Anadolu, Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde; T. rufiventris İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde; T. djadetshko İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde; T. manteroi’nin ise, İç Anadolu Bölgesi’nde bulunduğu belirlenmiştir (Koçak & Kılınçer 2001).

Tachinid bireylerinin böcek popülasyonları üzerindeki parazitoit olarak etkileri dolayısıyla Diptera takımının en önemli familyası olduğu saptanmıştır (Swam 1964). Bu takıma ait Phasiinae alt familyası türleri ise sadece Heteroptera türlerini parazitlediği için daha da önem kazanmıştır (Şekil 23). Bunların erkek ve dişi ergin Süne’leri kısırlaştırdığı ve yumurta verimini azalttığı bildirilmektedir (İslamoğlu & Kornoşor 2004).

Ülkemizde Süne ergin parazitoitleri ile ilgili Zwölfer (1942), Karacadağ kışlağında, Memişoğlu et al. (1994), Orta Anadolu’da, Şimşek et al. (1994), Akdeniz bölgesinde, Kıvan (1996), Tekirdağ ili kışlaklarında, İslamoğlu ve Kornoşor (2003) ise Gaziantep Kilis ve Kahramanmaraş illerinde çalışmalar yürütmüşlerdir. Bu çalışmalar sonucunda Süne ergin parazitoitleri olarak Heliozeta helluo (F.), Phasia subcoleopterata (L.), Ectophasia oblonga (R.D.) Elomyia lateralis (Meig) türlerinin bulunduğu ve bu türlerden H. helluo en yaygın tür olarak tespit edilmiştir (İslamoğlu & Kornoşor 2003; İslamoğlu & Kornoşor 2007).

  

Şekil 23. Phasia subcoleopterata’nın ergini (solda) ve Süne’den parazitoit çıkışı (sağda).

Melan (2005), bazı örümcek türleri (Pardosa monticola (Cl.), Xysticus sp.), kuşlar (keklik ve turaç) Süne’nin popülasyonunu önemli ölçüde sınırlandırdığını bildirmiştir (Şekil 24, 25).

   

Şekil 24. Xysticus sp. (solda) ve hastalık etmeni, Beauveria bassiana (sağda).

   

Şekil 25. Keklik ve Turaç

  

Şekil 26. Hexamermis eurygasteri ile parazitlenmiş Eurygaster integriceps.

Hastalık etmenleri daha çok rutubetli geçen sonbahar ve kış aylarında kışlaklarda kitlesel ölümlere neden olarak etkilidir. Bunlardan en önemlileri, Aspergillus candidus Link, Beauveria bassiana Bals. Bacterium eurygasteris (Bakteri)’dir (Anonymous 1995). Ayrıca nematodlardan Hexamermis eurygasteri Tarla, Poinar & Tarla (Nematoda: Mermithidae) kışlak alanlarda Süne’de (Şekil 26) oluşturduğu parazitlenme ile önemli bir BM etmeni olduğu bildirilmiştir (Tarla et al. 2011).

4.4. Mücadele Stratejilerindeki Gelişmeler

Muska yazmak ve sıravari ip çekme gibi metotlarla başlayan Süne mücadelesi 1954 yılından sonra kimyasal mücadele ile devam etmiştir. Bu dönemde, çapa ve 1 - 3. dönem nimlere karşı DDT, 4 - 5. dönemlerde ise

Trichlorphon etkili maddeli ilaçlar kullanılmıştır. Ancak bu ilaçların doğal faunaya olan olumsuz etkileri nedeniyle alternatif çalışmalar yapılmıştır. Bu dönemde, Süne mücadelesi, zararlının daha duyarlı, doğal faunanın daha az etkilendiği ikinci dönem nimflerin görüldüğü zamana oturtularak ve zararlının tüm dönemlerini etkileyen sıvı formülasyonlu ilaçların kullanımına ağırlık verilmiştir (Şekil 27) (Şimşek et al. 1996).

 

Şekil 27. Uçak ve yer aletleri ile Süne mücadelesi

Süne’nin doğal düşmanlarının biyo-ekolojisi üzerindeki çalışmalara 1980’li yıllarda yer verilerek Süne popülasyonu üzerinde etkin olabilmeleri için çalışmalar yapılmıştır (Şimşek & Yaşarakıncı 1986). Ayrıca, parazitoitlerin ilaçların yan etkilerinden en az düzeyde etkilenmeleri için, Süne mücadelesinin ikinci dönem nimflerin popülasyonundaki oranının yaklaşık % 30 – 54 olduğu dönemde mücadelenin yapılması gerektiği bildirilmiştir (Şimşek 1986). Süne mücadelesinde 1990 yılların sonlarında entegre mücadele çalışmalarına ağırlık verilmeye başlanmış bu amaçla Süne yumurta parazitoitlerinin biyo-ekolojilerine yönelik çalışmalar artmıştır. Bununla birlikte, 2000’li yıllarda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve sivil toplum örgütleri ile ağaçlandırma çalışmalarına başlanmış bu amaçla yol kenarlarına ağaçlar dikilmiştir.

Ülkemizde Süne mücadelesi 2004 yılında yer aletlerine geçiş süreci başlamış ve 2006 yılında ise tamamen yer aletleri ile yapılarak “Devlet Yardım Mücadelesi” şeklinde olan mücadele şekli “Yönetimli Çiftçi Mücadelesi”ne dönüştürülmüş ve günümüzde de bu şekli ile devam etmektedir (Şekil 27). Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından 2004 yılında uygulamaya konulan “Ülkesel Süne Projesi” kapsamında dokuz alt proje yürütülmüştür. Bu proje kapsamında; Doğada yeşil alanların oluşturulması ve doğanın korunması, Süne yumurta parazitoitlerinin biyo-ekolojik özelliklerinin belirlemesi, Süne’nin yumurta ve ergin parazitoitlerin üretim ve doğaya salım çalışmaları, Süne türleri ile buğday hat ve çeşitleri arasındaki ilişkilerin araştırılması, buğday yetiştirme tekniği araştırmaları, ürün kayıpları ve ekonomik zarar eşiği belirlenmesi araştırmaları, pestisitlerin yan etkilerinin belirlenmesi, pestisit uygulama teknikleri, gıda teknolojileri araştırmaları ve Süne mücadelesinde sosyo- ekonomik faktör araştırmaları yapılmıştır (Melan 2008).

4.4.1. Süne’nin Doğal Düşmanlarının Etkinliğinin Arttırılması

Süne ile mücadelede en önemli husus Süne’yi baskı altına alan doğal düşmanların doğada çoğalmaları için uygun şartların oluşturulması olduğu bildirilmiştir (Lodos 1986). Süne’nin doğal düşmanlarının etkinliklerinin artırılma çalışmaları 1980’li yıllarda başlamış olup bu çalışmalarda T. semistriatus ve T. vassilievi (Mayr)’nın Süne popülasyonu üzerinde etkin olabilmeleri için optimum sıcaklık ve nem değerlerinin belirlenmesi çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca parazitoitin yazlama ve kışlamalarına imkan sağlamak amacıyla 1500 - 3000 m aralıklarla ağaçlık grup oluşturulmasının etkinliğinin belirlenmesi ile Süne mücadelesine entegre mücadele kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği vurgulanmıştır (Şimşek & Yaşarakıncı 1986). Yine aynı araştırıcılar T. semistriatus ve T. vassilievi’nin ağaç gövdelerinde yerden 75 - 100 cm yükseklikte kuzey batı yönünde ve kabuk altında dişi olarak kışı geçirdiklerini, dut ağaçları başta olmak üzere badem, elma, erik kayısı ve ayva ağaçlarının kışlama yerlerini oluşturduğunu, kışlak alanlarına çekilme ve terk etme zamanları, buğday hasadından sonra parazitoitlere konukçu olabilecek pentatomid ve bunların beslendiği bitkiler belirlenmiştir (Şimşek & Yaşarakıncı 1990). Antakya ve çevresinde Süne’nin yumurta parazitoitlerine konukçu olan türler ve bunların beslendiği bitkiler belirlenmiştir (Tarla & Doğanlar 1999).

4.4.2. Süne Yumurta Parazitoitleri (Trissolcus spp.)’nin Kitle Üretim Ve Salımı

Ülkemizde 1990’lı yıllarda başlayan kitle üretim ve salımlar 1997 yılına kadar devam etmiş bu yıllarda Antalya Narenciye ve Seracılık Araştırma Enstitüsünde kitle üretimi yapılan T. grandis’in salımları yapılmış ancak geç salımdan dolayı bir başarı elde edilememiştir (Akıncı & Soysal 1996). Daha sonra kitle üretim olanakları üzerine çalışmalar Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’nde devam etmiştir. Çukurova Üniversitesi, Bitki Koruma Bölümü’nde üretilen yumurta parazitoiti T. semistriatus’un Gaziantep ili İslahiye ilçesinde doğaya salınmasıyla doğal parazitlenmeye % 0,7 – 28,3 oranında ilave bir parazitlenmenin sağlandığı tespit edilmiştir (Tarla ve Kornoşor 2003). “Ülkesel Süne Projesi” kapsamında T. semistriatus’un kitle üretim çalışmaları 2004 yılında Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde başlanmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Süne Mücadelesi Üst Kurulu’nun almış olduğu kararla 2007 yılında Konya’da, 2009 yılında da Kırklareli il müdürlüğü bünyesinde

T. semistriatus kitle üretiminin yapılmasına karar verilmiş ve Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsünün teknik sorumluluğunda bu illerde T. semistriatus’un kitle üretim ve salım çalışmaları başlamıştır.

4.4.3. Kışlaklardan ve Buğday Tarlasından Süne’lerin Toplanması ve Yumurta Elde Edilmesi

Kışlaklardan buğday ekili alanlara Süne inişlerinin başlaması ile birlikte el ve atrap ile Süne toplanmıştır (Şekil 28).

  

Şekil 28. Kışlaktan ve buğday tarlasından Süne toplanması

Toplanan Süne’ler buz kutusu içerisinde iklim odasına getirilmiştir. İklim odasında içerisinde buğday bitkisi bulunan kaplara alınmış, sıcaklık 26±2 °C’ ye çıkartılarak % 60 – 65 nemde beslenmeleri ve yumurtlamaları sağlanmıştır (Şekil 29).

  

Şekil 29. Süne’lerin laboratuarda kültüre alınması ve elde edilen Süne yumurtaları

Yumurtalar iki günde bir toplanarak derin dondurucuda (-21 °C) en az 4 saat bekletilmiş ve embriyoları öldürülmüştür. Embriyoları öldürülen yumurtalar, 1 x 5 – 7 cm uzunlukta kesilmiş mumlu karton kâğıtlar üzerine 5’er paket yapıştırıldıktan sonra plastik kavanozlarda buzdolabında depolanmıştır (Şekil 30).

  

Şekil 30. Sünelerin laboratuarda kültüre alınması ve elde edilen Süne yumurtaları

4.4.4. Trissolcus semistriatus Kültürünün Oluşturulması ve Kitle Üretimi

Erken ilkbaharda hava sıcaklığının 13 °C ulaştığında buğday ekili alanlarda yâda çevresindeki çiçek açmış yabancı otlarda atrapla parazitoit toplanarak plastik poşetlerde laboratuara getirilmiştir (Şekil 31) .

  

Şekil 31. Süne yumurta parazitoit kültürünün oluşturulması için buğday ekili alanlardan ve yabancı otlardan parazitoit toplanması Laboratuara getirilen parazitoitler cam tüplere alınmış ve beslenmeleri için tüplerin iç kısmına iğne ile çizgi halinde % 10 su ile seyreltilmiş bal sürülmüştür (Şekil 32).

  

Şekil 32. Süne yumurta parazitoitine Süne yumurtalarının verilmesi ve parazitoitin Süne yumurtalarını parazitlemesi

Elde edilenTrissolcus‘larin tanısı yapılmış ve bunlardan T.semistriatus’lara derin dondurucularda depolanan Süne yumurtaları sunularak 26 ± 1 Cº sıcaklık, % 60 – 65 nemde ve 14 saat ışılanma içeren inkübatörlere alınarak parazitoit kültürü oluşturulmuştur. Elde edilen parazitoitlerden 1 erkek 2 dişi parazitoit cam tüplere alınarak Süne yumurtası sunulmuş ve parazitlenmesi sağlanmıştır (Şekil 32).

  

Şekil 33. Kararmış ve salınmaya hazır Süne yumurta paketleri

Parazitoitlerin beslenmeleri için tüplerin iç kısmına iğne ile çizgi halinde % 10 su ile seyreltilmiş bal sürülmüştür. Parazitlenmiş olan yumurta paketleri 26 ºC, % 60 – 65 nem ve 14 saat ışılanma içeren inkübatöre alınmıştır. Yumurta içerisinde parazitoit gelişimi sonucu kararmış olup açılmaya yakın dönemde salım çantacıklarına alınarak salıma hazırlanmıştır (Şekil 33).

4.4.5. Trissolcus semistriatus’un Doğaya Salınması

Kararmış olup açılmaya 1 – 2 gün kalan yumurta paketleri salım çantacıklarına yerleştirilerek buz kutusunda salım alanına götürülmüş ve salımları yapılmıştır (Şekil 34).

  

Şekil 34. Süne yumurta parazitoitlerinin salınması ve salım çantacığı

Salımlar yumurta parazit sürveyinin başlangıcında yoğunluğu m²’de yaklaşık 1- 2 kışlamış ergin olan buğday tarlalarına dekara 1.000 adet parazitoit olacak şekilde yapılmıştır.

Doğal koşullarda kışlamış olan Trissolcus’ların atrap ile erken ilkbaharda toplanmasıyla, Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü laboratuarlarında kitle halinde üretilip bunların doğaya destek salımları devam etmektedir. Burada yürütülmüş olan çalışmalar sonucu 2004 yılında yaklaşık 700.000 adet Süne yumurta parazitoiti üretilmiş ve bunlar Gaziantep, Adıyaman, Konya illerindeki buğday ekili alanlara salınmıştır. Bunu takiben 2005 yılında 3.050.000 adet Süne yumurta parazitoiti üretilerek Tarım ve Köyişleri Bakanlığının emirleri doğrultusunda 23 ilde salımı yapılmıştır. 2006’da ise, yaklaşık 6.000.000 adet parazitoit üretimi yapılarak uygun alanlara salımı gerçekleştirilmiştir. Daha sonra 2007 yılında 10.000.000 adet ve 2008 yılında ise, 10.800.000 adet Süne yumurta parazitoiti üretilerek Türkiye genelinde çeşitli illerde salımları yapılmıştır (İslamoğlu et al. 2008). Laboratuarda kitle üretimi yapılan ve doğaya salınan

T. semistriatus’un etkinliğinin belirlenmesi için yapılan çalışmalarda; salım etkinliklerinin % 9.09-28.57 arasında değiştiği belirlenmiştir (İslamoğlu et al. 2008).

Kaynaklar

Akkaya A. 1994. Buğday Yetiştiriciliği. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Genel Yayın No:1, Ziraat Fakültesi Yayın No:1, Genel Yayın No:1, Ders Kitapları Yayın No:1.

Anonymous 1995. Zirai Mücadele Teknik Talimatları, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara, Cilt 1, 291 s.

Akıncı A. R., ve Soysal A. 1996. Süne (Eurygaster spp.)’nin Yumurta Parazitoitlerinden Trissolcus grandis Thomson. (Hym., Scelionidae)’nin Kitle Üretim İmkanlarının Araştırılması (Proje No: BKA/05-BM-009 1996 Yılı Gelişme Raporu) Narenciye ve Seracılık Araştırma Ens. Antalya, 13 s.

Critchley B.R. 1998. Literature review of sunn pest Eurygaster integriceps Put. (Hem.: Scutelleridae). Crop Protection, 17: 271-287.

İslamoğlu M. ve Kornoşor S. 2003. Gaziantep - Kilis illerinde kışlak ve buğday tarlalarındaki Süne ergin parazitoitleri (Diptera: Tachinidae) üzerinde araştırmalar. Bitki Koruma Bülteni, 43 (1–4): 99–110.

İslamoğlu M. ve Kornoşor S. 2004. Gaziantep ve Kilis İllerinde hububat alanlarındaki Süne ergin parazitoitleri (Diptera: Tachinidae)’nin Süne (Eurygaster integriceps Put.) (Hemiptera: Scutelleridae) yumurta verimine etkileri üzerinde araştırmalar. Bitki Koruma Bülteni, 44 (1–4): 1–10.

İslamoğlu M. ve Kornoşor S. 2007. Kahramanmaraş ili kışlak ve buğday alanlarında Süne ergin parazitoid (Diptera; Tachinidae) türleri ile parazitleme oranlarının belirlenmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 2(2): 53–61.

İslamoğlu M., Kornoşor S. ve Tarla Ş. 2008. Süne yumurta parazitoidi Trissolcus semistriatus (Hymenoptera: Scelionidae)’un kitle üretimi ve salım alanlarında etkinliğinin belirlenmesi. Ülkesel Tahıl Semp., 2-5 Haziran 2008, Konya, 921–931.

İslamoğlu, M. ve Kornoşor S. 2010. Adıyaman Nemrut Kışlağında Farklı Kışlak Bitkilerinde Süne (Eurygaster integriceps Put.) Yoğunluğunun Parker Metoduna Göre Belirlenmesi. Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi. Yıl: 2010 Cilt: 23:1.

Kıvan M. 1996. Tekirdağ ilinde Eurygaster integriceps Put. (Heterotera, Scutellerdae)’in endoparazitleri ve etkinlikleri üzerinde araştırmalar. Türkiye Entomoloji Dergisi, 20 (3): 211–216.

Koçak E. ve Kılınçer N. 2001. Türkiye Süne (Eurygaster spp.) (Het.:Scutelleridae)] yumurta parazitoidi Trissolcus (Hym.:Scelionidae) türleri. Bitki Koruma Bülteni, 41 (3–4) : 167-181.

Koçak E. 2007. Egg parasitoids of Sunn pest in Turkey: A Review. Sunn Pest Management, A Decade of Progress, 1994–2004. Eds.:B. L. Parker, M. Skinner, M. E. Bouhssini and S. G. Kumari, s. 225–235.

Koçak E., Çetin G. ve Hantaş C. 2007. Güney Marmara illeri hububat alanlarındaki Süne (Eurygaster spp., Heteroptera, Scutelleridae) türleri ve mücadele durumu. Uludağ Üniv. Ziraat Fakültesi Dergisi, 21 (1): 43–50.

Koçak E. 2008. Türkiye’de Süne Mücadelesinde 80 Yıl (1928 – 2007). Ülkesel

Tahıl Sempozyumu. 2–5 Haziran 2008, Konya. 354–360

Lodos N. 1961. Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de Süne (Erygaster integriceps Put.) problemi üzerine araştırmalar. Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Yayınları, Ege Üniversitesi Matbaası, No: 51, 115 s.

Lodos N. 1986. Türkiye Entomolojisi-II (Genel Uygulamalı ve Faunistik).

Ege Üniversitesi Bitki Koruma Bölümü, Ege Üniv. Matbaası, İzmir, 580 s.

Melan K. 2005. Süne ve Mücadelesi. Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (Tagem), Ankara, 18 s.

Melan K. 2008. Süne ve ülkesel Süne projesi. Ülkesel Tahıl Sempozyumu, 2–5 Haziran 2008, Konya. 346–353

Memişoğlu H. ve Özer M. 1994. Ankara ilinde Avrupa Sünesi (Eurygaster maura L., Hemiptera: Scutelleridae)’nin doğal düşmanları ve etkinlikleri. Türkiye 3. Biyolojik Müc. Kongresi, 25–28 Ocak 1994,

İzmir. 175–186.

Örün H. 1998. Türkiye’de Süne mücadelesinin genel durumu, dünü ve bugünü.

Entegre Süne Mücadelesi I. Workshop raporu. Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü, Ankara, 165 s.

Özbek H. ve Hayat R. 2003. Tahıl, Sebze, Yem ve Endüstri Bitki Zararlıları.

Atatürk Üniversitesi Yayın No: 930, Ziraat Fakültesi Yayınları No. 340, Ders Kitapları Serisi No: 87. Erzurum 320 s.

Parker L.P., Skinner M., Stewart J., Bouhssini M. ve Reid W. 2003. IPM Training Manuel Sunn Pest. Icarda and Vermont University, 69 p.

Rosca I., Popov C., Barbulescu A., Vonica I.and Fabritius K. 1996. The role of natural parasitoids in limiting the level of Sunn pest populations. In Sunn pests and their control in the Near East. Food and Agriculture Organization of the United Nations, Rome. Italy. FAO, PPP Paper, 138: 35-46.

Safavi M. 1968. Etude biologique et ecologique des Hymenopteres parasites des eufs des punasies des cereals. Entomophaga, 13 (5): 381– 495.

Şimşek Z. 1986. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Süne (Eurygaster integriceps Put.) ile yumurta parazitoiti (Trissolcus semistriatus Nees) arasındaki bazı ilişkiler üzerinde araştırmalar. Türkiye I. Biyolojik Mücadele Kongresi Bildirileri, Adana 342–354.

Şimşek Z. ve Yaşar Akıncı N. 1986. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Süne yumurta parazitoitlerinin (Trissolcus spp.) etkinliği üzerinde rol oynayan faktörler. Türkiye I. Biyolojik Müc. Kongresi Bildirileri, Adana 330–341.

Şimşek Z. ve Yaşar Akıncı N. 1990. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Süne yumurta parazitoitlerinin (Trissolcus spp.)’nin biyo-ekolojisi. Uluslararası Biyolojik Mücadele Sempozyumu, 27–30 Kasım 1989, Antalya, 79–84.

Şimşek N., Güllü M. ve M. Yaşarbaş 1994. Akdeniz Bölgesinde Süne (Eurygaster integriceps Put.)’nin doğal düşmanları ve etkinlikleri üzerinde araştırmalar. Türkiye III. Biyolojik Mücadele Kongresi Bildirileri. 25- 28 Ocak 1994, İzmir. 155–164

Şimşek Z., Şimşek N., Özkan M., Derin A. ve M. Güllü 1996. Türkiye’de Süne (Eurygaster spp.)’ye karşı uygulanan kimyasal mücadelenin gelişimi ile Süne ve Kımıl (Aelia spp.) mücadelesinde izlenmesi gereken stratejiler. II. Ulusal Zir. Müc. İlaçları Simpozyumu, 18–20 Kasım, Ankara, 101–113.

Tarla Ş. ve Kornoşor S. 2003. Süne yumurta parazitoiti Trissolcus semistriatus Nees (Hymenoptera: Scelionidae)’un Süne’nin biyolojik mücadelesinde salımı ve etkinliğinin değerlendirilmesi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 18 (3): 69–78.

Tarla Ş. ve Doğanlar M. 1999. Hatay ve çevresinde Süne, Eurygaster integriceps Put. (Het.: Scutelleridae) yumurta parazitoidleri, bunlara alternatif konukçu olan pentatomid türleri ve bu türlerin konukçu bitkileri. Türkiye 4. Biyolojik Mücadele Kong. Bildirileri, 26-29 Ocak 1999, Adana, 97-106.

Tarla G., Poinar G.J. and Tarla Ş. 2011. Hexamermis eurygasteri (Mermithidae: Nematoda) parasitizing the Sunn pest, Eurygaster integriceps Put. (Hemiptera: Scutelleridae) in Turkey. Systematic Parasitology 79:195- 200.

TÜİK., 2011. Türkiye İstatistik Kurumu. (Web sayfası: http://www.tuik.gov.tr), (Erişim tarihi: Eylül 2011).

Zwölfer W. 1942. Süne’nin (Eurygaster integriceps Put.) Epidemiyolojisi Bakımından Tetkik ve Kendisinin Muhit Hayatı Faktörlere Karşı Olan Münasebetleri, Ziraat Vekaleti Neşriyatı, Sayı: 543, Nebat Hastalıkları Serisi: 1, Ankara, 66 s.

Facebook'ta Yayınla>
Soru / Yorum Eklemek İçin Tıklayınız
..:: Sorular / Yorumlar ::..
Henüz yorum eklenmemiştir. Yorum Eklemek için Tıklayınız.
Ne? nedir? Nasıldır? Nasıl yapılır? Ne zaman yapılır?
Copyright - Tarım Kütüphanesi - 2007